8 Aralık 2008 Pazartesi

Bayram Sofrası





Bayramları eski bayramlar gibi yaşamamız için elinden geleni yapar Melek'im, anneciğim. Arefe günü telaşı, bayram sabahı erkenden kalkıp telaşa kaldığı yerden devam etmesi... Güne yakışan yemekler ve süslü sofralar hazırlaması... ve yüzündeki o müthiş gülümseme...





Bizde yaşananlar mutlaka birçok evde de yaşanıyordur bayramlarda. O heyecanı çok severim. Herşey kusursuz bir şekilde hazırlandıktan sonra herkes en güzel elbisesini giyer süslenir. Misafirler gelmeden önce birbirimizle bayramlaşmak için sıraya gireriz, herkes birbirini kucaklar, iyi dileklerini ve sevgi sözcüklerini çekinmeden aktarır herkes, gözlerdeki yürekten gelen pırıltı ile beraber... Misafirler ağırlanır, yemekler yenir, çocuklara harçlıkları verilir (mendil içinde tabii). Çaylar-kahveler içilir, hikayeler anlatılır. Gülünür, eğlenilir.





Eskiden çok daha kalabalıktık, hele ki Prizren'den akrabalar gelmişse evler dolup taşardı. Anneannem sağken bayramın ilk günü onun evinde toplanırdık. Büyükler, yengeler, enişteler, teyzeler, amcalar, gelinler, damatlar, çocuklar, torunlar, torbalar :)) Allaaaahh cümbüş olurdu. Onun ölümünden sonra büyük teyzemde yani İncim'de toplanmaya başladık. Ev farklı, coşku aynı. İncim'in vefatından sonra annemlerde toplanmaya başladık. Ev farklı yine evet, ancak coşku biraz buruk. Gidenimiz çok oldu. Sessizce selamlaşır bayramlaşır herkes yine de, bilirim. Hep yanımızdalar...

Bayram sofralarımız müthiş olur, annem döktürür her zamanki gibi. Bu bayramda farklı olmadı. Şekerimiz çıktı yine :):) Diyorum ya eskiden çok kalabalık olurduk diye. Gördüğünüz masa açılıyor ve 12 kişilik oluyor. Bu masa haricinde başka masa da kurulurdu, hatta bir de çocuk masası açılırdı :) Şimdi gördüğünüz çok mütevazi...



Biraz da mutfaktan görüntüler ekleyeceğim. Zor beklediler fotografları çekmemi vallahi :)
Ayrıca en baş konuğumuz da Miniş'imdi. Canım benim ne güzel de gülüyor. Halası onu çok ama çooooooooookkkk seviyor.

Hepinize tekrar iyi bayramlar diliyorum.
Hayatınızın her günü bayram coşkusu dolu geçsin.
Sevgilerimle.







22 Kasım 2008 Cumartesi

Zeytinyağlı Çalı Fasulye


Annemin kulakları çınlasın :D
Melek'iiimmmm, çalı fasulye pişirdiiiimmm !!!!!
Kesin gülecektir bu yazımı okuduğunda, neden mi? Çalı fasulye ayıklamaktan nefret ederdim ve her seferinde kaçardım !!! Yemesine yerdim ama...
Gerçekten çok severim tadını, ah bir de o ayıklaması olmasa, ancak sanırım artık alıştım. Kenarlarını al, kalınsa üç şerit inceyse iki şerit halinde doğra. İyi ki çok kalabalık bir ailem yok. Bir kiloluk fasulyeyi ancak bu şekilde yapabiliyorum. İnsan isterse herşeyi yapar diyorsunuz, duyuyorum. Haklısınız.
Gelelim tarife...

Malzemeler:
1 kg. çalı fasulye
2 adet orta boy kuru soğan
3 adet domates
1 baş sarımsak
1+1/2 tatlı kaşığı toz şeker veya 2 adet kesme şeker
Tuz/vegeta
1 çay bardağı zeytinyağı
1+1/2 su bardağı kaynar su

Yapılışı:
Çalı fasulye yıkanır, yukarıda bahsettiğim şekilde doğranır. Kuru soğanlar yemeklik, domatesler irice doğranır. Bir baş sarımsağın varsa dış kabuğu ve püskülleri alınır (Dişlerin ayrılmaması lazım).
Tencereye zeytinyağı konur, ısıtılır, soğan eklenir ve biraz döndürülür. Domatesler eklenir ve 5 dakika soğanlar ile birlikte pişirilir. Doğranmış çalı fasulyesi tencereye alınır, 10 dakika boyunca sulunu salıp hafif çekene kadar soğan ve domatesler ile birlikte pişirilir (Arada fasulye dağıtılmamaya özen göstererek karıştırılır). Sarımsak tencerenin ortasına yerleştirilir.
Fasulyenin rengi koyulaşınca tuz/vegeta, şeker serpilir ve fasulyeleri biraz kapatacak kadar kaynar su konur. Önce orta harlı ateşte kaynayana kadar tutulur, sonra ocak kısık ateşe getirilerek yaklaşık 40-45 dakika pişmeye bırakılır.

Servis önerisi:
Yemeği pişen tencerede soğumaya bırakıyoruz. Eğer ertesi gün tüketecekseniz sofraya oturmadan yaklaşık bir saat önce buzdolabından çıkartırsanız daha iyi olur, biraz soğunu atar böylece. Servisten önce üzerine hafif zeytinyağı gezdiriseniz tadı ala olur :)

Afiyet olsun!

Toros Salatası

Köşebaşı'nı herkes biliyordur diye düşünüyorum. 1995 yılından beri Adana ve Tarsus yemekleri ile misafirlerini ağırlayan, dünyanın en iyi 50 restoranından biri olarak seçilen kebap restoranı.
Bilmeyenler www.kosebasi.com'a tıklayarak detaylı inceleme yapabilir.

Burada sunulan çok güzel bir salata var : Toros Salatası...
Taze otlar ile yapılıyor ve baharatlar ile zenginleştiriliyor. Geçenlerde Home TV'deki " Tadı Ustasında " programında Köşebaşı'ndaydılar veeee usta salatanın tarifini verdi. Şansa bakın :)
İşte o günden beri fırsat buldukça yapıyorum. Dostlarımla toplandığımızda da yaptım, bayıla bayıla yedik. Denemenizi tavsiye ederim. Miktar size bağlı.

Malzemeler:
Roka
Taze soğan
Dereotu (İsteğe bağlı)
Maydanoz
Taze nane
Domates
Sumak
Kırmızı toz biber
Tuz (Az miktar)
Nar ekşisi

Yapılışı:
Tüm taze otlar ince kıyılır. Taze soğan ince; domates, kabukları ile birlikte küp şeklinde doğranır (Baharat konacağı için kabuklar soyulmuyor. Kabuksuz olarak salataya eklenirse domates fazla sulanıyor).
Büyükçe bir kaba otlar konur, üzerine taze soğan ve küp doğranmış domates serpilir.
Sumak, kırmızı toz biber, az miktarda tuz eklenir (Sumak tuzlu bir baharat olduğu için sofra tuzunu az ekleyin) ve yavaşça harmanlanarak baharatların otlar ile karışması sağlanır. En son üzerine istenilen miktar nar ekşisi gezdirilir.

Afiyet olsun!

Neredeyim???

Merhabalar, uzun zamandır bloguma uğrayamıyorum.
Neeeeerdeyim? (Serhat Abi kulakların çınlasın!)
Ofiste... Evde... Minişimde...
Miniş?? Dünya tatlısı yeğenim: Mine... 11 Ağustos 2008 sabah 09:08'de dünyaya gelen, gelince beni benden alan minişim...
" Halacım " diyeceği günleri iple çekiyorum.

Ailemizdeki çocuklar bana nedense İpit der ilk önce, vardır bir hikmeti :D
Mine'ciğim bana istediğini diyebilir. Bir büyüsün, ben ona neler pişireceğim.

Yakın zamanda yeni tarifler eklemeye çalışacağım.
Şimdilik sevgiyle kalın.



24 Nisan 2008 Perşembe

Cupcake

Cupcake'ler ülkemizde henüz az tüketiliyor. En çok Amerika'da yandaşı var. Kulüpler kurulmuş cupcake'ler için :) Yarışmalar düzenleniyor, sektör yani...
Hanimiş Işıl'ın kullandığı bir terim var bu lezzet için : Pastacık. Bence de çok uygun, gerçekten de küçük pastacıklar oluşturuyorsunuz.
Yine bir Bake Shop Cumartesi'sinde pastacık süslemesi yaptık, ben yine öğrenciydim tabii ki.



Dolgu yapmayı, buttercream hazırlamayı ve sprinkles adı verilen süs şekerleri ile neler yapılabileceğini öğrendim. En sevindiğim de ganaş ile süslemeler yapmak. Çikolataya hayır diyemiyorum :)
Resimlerin çözünürlükleri düşük kusura bakmayın, cep telefonunumun kamerası ile çektim.



Sonrasında afiyetle yedik tabii ki. Ganaşa bandıra bandıra :))

Tavuk Suyu Çorba-Konsome'msi :)

Hepinizin bildiği gibi konsome tamamen berrak hale getirilmiş et sularının ortak adı. Tavuk, et veya balık ile hazırlanıyor. Arman Kırım'dan öğrendim : Konsome süzülerek elde edilmiyormuş aslında, et suyunu berraklaştırmak için yüksek oranda protein içeren bir malzeme ile asit içeren bir diğer malzemenin bir araya getirilmesi ile oluşuyormuş. Bilginin devamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=3596881&yazarid=123

Çorba çok sevmesem de, pişirmeyi sevdiğimi söylemiştim. İşte yine böyle bir günde kendimce hazırladığım bir çorba tarifini vereceğim. Evdeki malzemeleri tezgahın üzerine alıp baktım baktıımmm. Tamam; tavuk eti var, havuç var, maydanoz var, patates var. Tel şehriye de var. Tavuk suyuna çorba yapabilirdim, ama bu sefer değişik bir şey olmalıydı...
Ben genelde tavuk etini haşlarken havuç ve maydanoz da ekliyorum, lezzeti daha iyi oluyor. Daha fazla uzatmadan tarife geçiyorum. Anlatınca uzun gelebilir, ancak endişelenmeyin çabucak hazırlanıyor aslında.

Malzemeler:
Tavuk eti (Beyaz et)
Havuç
Maydanoz
Patates
Tel veya arpa şehriye
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Tavuk etinin varsa kıkırdaları temizlenir, yıkanır. Birkaç parçaya ayrılır ve haşlanacak olan tencereye alınır. Havuç temizlenir ve birkaç parça olacak şekilde doğranır, patates soyulur ve birkaç parçaya bölünür, maydanozlar yıkanır. Tavuk etinin olduğu tencereye konur (Maydanozların yarısını koyun). Üzerlerine çıkacak kadar su eklenir ve orta harlı ateşte tavuk eti iyice haşlanır. Tuz/vegetayı su kaynamaya başladıktan sonra koymanızı tavsiye ediyorum. Yoksa su geç kaynıyor.
Pişen tavuk eti ve sebzeler tencereden alınır ve üzerlerindeki beyaz köpüklerin giderilmesi için yıkanır. Tavuk eti didilir, havuçlar ne çok ince ne de çok kalın olacak şekilde yuvarlak dilimlenir, patatesler küp küp doğranır. Haşlanmış olan maydanozları artık kullanmıyoruz, atabilirsiniz.
Tenceredeki tavuk suyu başka bir tencereye aktarılır. Berraklık elde etmek için bu işlemi şöyle yapıyorum : Tavuk suyunu aktaracağım tencereye önce bir tel süzgeç koyuyorum, sonra süzgece tülbent veya birkaç kat kağıt havlu koyuyorum ve suyu öyle süzüyorum. Böylece suda kalmış olan tüm parçacıkları almış oluyorum.
Süzülmüş tavuk suyu olan tencere orta harlı ateşe alınır, havuç dilimleri, tel veya arpa şehriye ve didilmiş tavuk etleri eklenir, tuz/vegeta konur. Kaynamaya başlayınca kalan maydanoz yaprakları eklenir.

Servis Önerisi:
Bu çorba çok berrak oluyor, aynı konsome gibi. O yüzden adını konsome'msi koydum. Beyaz ve biraz derin bir çorba kasesinde sunulduğunda görüntüsü çok güzel oluyor, renkler süper gözüküyor. Tabii ki normal bir çorba tabağında da sunabilirsiniz. Yanına da kızarmış ekmek dilimleri ekleyin.

Afiyet olsun!

23 Nisan 2008 Çarşamba

Kahvaltı Salçası

Kahvaltı en sevdiğim öğündür, değişik yiyeceklerin kahvaltı sofralarına zenginlik kattığını düşünürüm hep. Özellikle misafirleriniz varsa daha da özenirsiniz.
Bir çoğunuz bu tarifi biliyorsunuzdur, yüzleri güldüren bir tarif. Genelde acı yapılıyor, ancak oranını ayarlamak mümkün. Misafirlerinizin tercihine göre hazırlayabilirsiniz. Ölçüler göz kararı...

Malzemeler:
Ceviz içi
Zeytinyağı
Biber salçası
Domates salçası
Kimyon
Sarımsak tozu (istenirse)
Kuru nane

Yapılışı:
Sos tenceresine zeytinyağını koyun, orta harlı ateşte ısıtın. İri dövülmüş ceviz içini ekleyin. Yağ kabarana kadar arada karıştırarak ceviz içlerinin de yağını bırakmasını sağlayın. Domates ve biber salçası ekleyin, karıştırarak salçaları eritin. Çok az kimyon, sarımsak tozu ve kuru nane ekleyerek iyice karıştırın. Ocağın altını kapatın ve hazırladığınız salçayı tencere ılıtın.

Servis Önerisi:
İster ılık, ister oda sıcaklığında tüketebilirsiniz. Bir arkadaşınıza götürecekseniz pişer pişmez bir kavanoza doldurun, bırakın içerisinde ılınsın.
Kahvaltı sofranızda kızarmış ekmek, krep veya pancake ile sunabilirsiniz. Şık bir sos kabına alıp servis yaparsanız göze daha hoş görünüyor.
Akşamüstü çayı yanında da sunabilirsiniz, minik kanepeler hazırlayarak üzerine hazırladığınız cevizli salçayı sürebilirsiniz.

Afiyet olsun !

Pancake (Pankek)

Daha önce krep tarifini paylaşmıştım sizler ile. Zaman zaman insan farklı şeyler de yemek istiyor. Benzer malzemeler ile hazırlanan pancake tarifini vereceğim şimdide.
Krepten farkı içerisinde kabartma tozu olması... Ayrıca pancake bence kahvaltıda ve belki akşamüstü çayı yanında tüketilecek bir hamurişi.
Nutella'nızı, peynirinizi, zeytin ezmenizi ve peynirlerinizi hazırlayın,işte tarif :)

Malzemeler:
1 su bardağı un
1 su bardağı süt
1 tatlı kaşığı toz şeker
1/2 paket kabartma tozu
2 yemek kaşığı sıvı yağ
1 yumurta
Tuz
18 cm'lik tava (Varsa)
Ekstra sıvı yağ (Tavayı yağlamak için)

Yapılışı:
Karıştırma kabına sütü alın, yumurtayı içine kırın ve çırpın. Daha sonra sıvı yağı ekleyin ve karıştırmaya devam edin. Toz şekeri, tuzu koyun ve çırpın. Daha sonra elediğiniz unu ekleyin, karıştırın. En son kabartma tozunu ekleyin.
Karışımı buzdolabında bekletin (Ben gece hazırlayıp buzdolabına koydum ve sabah ofise gitmeden önce pişirdim, çok güzel oldu. Buzdolabında en az 1 saat kadar bekletirseniz de güzel olur).
18 cm'lik tavayı ocağa alın, ısıtın. Çok az sıvı yağ ekleyin ve bir kepçe yardımı ile karışımı tavaya koyun. Önlü arkalı pişirin. Servis tabağına alın.

Servis Önerisi:
Pişirdiğiniz pancake'leri ılık bir tabağa alın, diğerleri pişerken soğumasınlar. Hazırladığınız pancake'leri ılıkken servis edin.

Afiyet olsun !

19 Nisan 2008 Cumartesi

Cevizli Toplar

Şekerlemelere bayılıyorum. Hazırlanması bence çok kolay ve kolaylığına ters orantılı bir şekilde lezzetli. Tat için illa ki uğraştırıcı mı olması gerekiyor acaba? Ne dersiniz?
Şimdi size aktaracağım tarif biraz mozaik pastayı andırabilir size, ancak farklı. Temel malzeme aynı: bisküvi.
Kahve meraklılarına sunuyorum. Güzel bir filtre kahve veya nescafe ile uyumu mükemmel oluyor. Yine " bence " tabii. Çay ile de tüketilebilir, ancak kahve ile lezzeti daha uyumlu sanki. Karar sizin.

Malzemeler :
1 paket kakaolu bisküvi
2 çorba kaşığı ceviz içi
1 çorba kaşığı bal
1 adet limon
1 fiske tuz

Yapılışı:
Bisküvi ufalanır, ceviz içi dövülür. Limon kabuğu rendelenir. Tüm malzemeler karıştırma kabına alınır ve birbirine iyice yedirilir. Meydana gelen hamur 10-15 dakika kadar buzdolabında dinlendirilir. Süre sonunda dolaptan çıkarılarak misketten biraz daha büyük toplar halinde yuvarlanır.

Servis önerisi:
Şekerlemeler için yapılmış küçük kağıt kaplara koyarak sunabilirsiniz.

Afiyet olsun !

10 Nisan 2008 Perşembe

Bake Shop Beşiktaş (Tekrar)

Daha önce sizlere Bake Shop Beşiktaş'tan bahsetmiştim, 06 Şubat 2008 tarihli yazımda. Kurabiye süsleme teknikleri seminerine katılmıştım. Dersin sonunda günün anısına fotograflar çekmiştik. Işıl'cım (Hanimiş) dün fotoları gönderdi, çocuk gibi sevindim :) Hemen ekliyorum.
Tekrar ediyorum : Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın Bake Shop Beşiktaş'a. Çoook beğeneceksiniz.

Sevgilerimle







Kremalı Mısır

Bir iki ay önceydi sanırım, akşam Digitürk kanalı olan Home TV'ye şöyle bir bakayım neler var dedim. How to boil water isimli bir program vardı. Değişik ve basit yemekler yapılıyor o programda. Pişirdikleri ızgara parça etin yanına değişik bir garnitür hazırladılar. Hemen hafızaya kayıt edildi tabii ki :) Kremalı mısır...
Taze mısır ile yaptılar, ancak konserve mısır ile de yapılabiliyor. Pişme süresi kısalıyor konserve mısır ile hazırlandığında... Leziz bir garnitür oldu, denemenizi tavsiye ederim.

Malzemeler:
1 küçük konserve mısır
2-3 dal taze soğan
1/2 paket krema
1 diş sarımsak veya 1/2 çay kaşığı kadar sarımsak tozu
1 orta boy domates
Sıvı yağ/Zeytinyağı
Maydanoz
Tuz/Vegeta
Su

Yapılışı:
Konserve mısır yıkanır, süzülmeye bırakılır. Taze soğan ve maydanoz yıkanır. Soğanlar dişe dokunacak kalınlıkta, maydanoz ince doğranır. Domatesin kabukları soyulur, çekirdekleri çıkarılır ve iri doğranır.
Tencereye bir miktar sıvı yağ/zeytinyağı konur, orta harlı ateşte ısıtılır, taze soğan eklenir. Soğanlar hafif öldürülür ve mısır eklenir, birlikte sotelenir. Mısırlar yumuşayınca krema, tuz/vegeta, sarımsak veya sarımsak tozu, domates eklenir ve pişirilmeye devam edilir. Üzerine maydanoz serpilir.
Not: Mısırın biraz daha yumuşamasını isterseniz tencereye biraz su ekleyip bir süre daha pişirin ya da doğradığınız domatesin suyunu ekleyin ve pişirin.

Servis Önerisi:
Seyrettiğim programdaki gibi ızgara et veya tavuk ile sunabilirsiniz. Her türlü ızgaraya iyi bir eşlik olacağını düşünüyorum.

Afiyet olsun!

4 Nisan 2008 Cuma

Kremalı Makarna

Makarnayı sık sık ve severek tüketiriz. İster sade, ister yoğurtlu veya çeşitli soslar eşliğinde... Krema makarnaya çok yakışıyor, evet kalorili ama çok güzel oluyor :) Vereceğim tarif tabii ki kremalı, istediğiniz şekilde bir makarnaya katabilirsiniz bu sosu. Ben genelde yassı spagetti ile hazırlıyorum.

Malzemeler:
1 paket yassı spagetti (Barilla marka)
1 paket krema (200 ml)
Dereotu veya maydanoz
1 adet iri domates
Tuz/Vegeta
Sıvı yağ
1-2 diş sarımsak veya 1 çay kaşığından biraz az sarımsak tozu

Yapılışı:
Tencereye yeterli miktarda su konur, sıvıyağ eklenir ve su kaynatılır. Su kaynayınca makarna ve tuz eklenir, paket üzerinde yer alan pişirme süresince haşlanır. İstenilen miktar dereotu veya maydanoz yıkanır, kurulanır ve ince kıyılır. Domates yıkanır, kabuğu soyulur ve çekirdekleri çıkarılır, olabildiğince küçük şekilde küpler halinde doğranır.
Diğer tarafta krema bir sos tenceresine boşaltılır, orta harlı ateşte kaynatılır. Kaynama aşamasında içerisine tuz/vegeta, küçük doğranmış sarımsak veya sarımsak tozu konur, birlikte kaynatılmaya devam edilir. Kabarmaya başlayınca ateşten alınır ve tencerenin kapağı kapatılır.
Haşlanan makarna süzülür, tekrar tencereye alınır. Hazırlanan krema sos makarnanın üzerine dökülür ve karıştırılarak dinlenmeye bırakılır.

Servis Önerisi:
Makarna tabağa alınır, üzerine küçük küp doğranmış domates ve ince doğranmış dereotu veya maydanoz serpilir.

Afiyet olsun!

Mozaik Pasta

Çoğu kişinin bayıla bayıla yediği, yerken de çocukluğunu hatırladığı bir pastadır mozaik pasta... Benim de hergün yesem bıkmayacaklarım arasında. Şekil şekil sunulabilir, yapımı basittir ancak lezzeti mükemmeldir.
Yıllar önce, eski şirketimizde birlikte çalıştığımız Bayan Eva bir telefon görüşmemi duymuş. Misafir gelecekmiş ertesi akşam ve benim o gün geç saate kadar çalışmam gerekiyormuş, hazırlık yapmaya vakit yok kısacası. Benim yüzümün bulutlandığı görmüş. Ertesi gün ofise geldiğimde kapıda beni gördü ve bana bir paket uzattı. " Bayan Eva, nedir bu? " diye sorduğumda cevabı şu oldu : "Kızım dün istemeden konuşmanı duydum, misafirin gelecekmiş. Belki çok birşey değil ama hazırlığına katkıda bulunmak istedim. Sana mozaik pasta yaptım, hep beraber yersiniz. Afiyet olsun " O kadar sevinmiştim ki, anlatamam. Hem böyle ince bir davranış hem de mozaik pasta !!! Daha ne olsun :) Bayan Eva, kulaklarınız çınlasın... Tekrar teşekkürler.
Gelelim tarife, bu temel tariftir. İstediğiniz eklemeleri yapabilirsiniz.

Malzemeler:
1/2 kg bisküvi
1 paket margarin (250 gr.)
1 su bardağı süt
1 su bardağı toz şeker
1 bütün yumurta
1 küçük paket kakao (100 gr kadar)
İri dövülmüş ceviz
1 fiske tuz

Yapılışı:
Margarin eritilir, toz şeker eklenir. Yağ soğuyana kadar ara ara karıştırılarak şeker eritilir. Süt, 1 fiske tuz ve çırpılmış yumurta karışıma eklenir. Diğer tarafta bisküviler bir kap içine ufalanır. Kakao ve ceviz eklenir, daha sonra yağlı karışım eklenir ve birlikte karıştırılır. Yağlı kağıt veya folyoya konur, istenilen şekil verilerek buzdolabına alınır.

Not: Bir gün önceden hazırlanırsa lezzeti daha iyi oturuyor. Ara sıra eklemeler yapıyorum. Kuru üzüm, toz badem vb. gibi... Üzüm eklediğimde toz şekeri bir iki kaşık azaltıyorum.

Servis Önerisi:
Klasik sunum üçgen dilimler halinde yapılanı, ancak kelepçeli bir kalıbınız varsa kalıba yağlı kağıt veya folyo koyup üzerine karışımı yayarak pasta formu oluşturabilirsiniz. Küçük karelere kesip kahve yanında servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun!

30 Mart 2008 Pazar

Fava

Muhteşem bir lezzet daha... Alicaaaaannn, cancanım kulakların çınlasın : fafa ::))
Meze olarak da tüketilen favayı ya seversiniz ya da sevmezsiniz. Böyle bir yemektir. Belki vardır, ancak olsa yerim ama aramam diyeni görmedim, duymadım. Ben hep sevenlerdenim :) Sık pişerdi evimizde, özel misafirler olduğunda soframızı süslerdi. Annemin tarifini yazıyorum size.

Malzemeler:
2 su bardağı kuru bakla
1/2 su bardağı zeytinyağı
2 adet orta boy kuru soğan
1 tatlı kaşığı toz şeker
3 bardak su
1 limon
Dereotu
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Bu yemeğin hazırlığı biraz uzun sürüyor ama değiyor. Kuru baklayı bir gece önceden ıslatmalısınız. Daha önce yazmıştım, baklagiller bazı bünyeleri zorlar :) Önüne geçmek için ıslatırken içerisine birkaç adet top karabiber atıyorum, biraz da karbonat ekliyorum. Böylece gaz üretme riskini sıfırlıyorum. Kuru baklayı biraz büyük bir tencerede ıslatırsanız iyi olur, kuru fasulyeden daha fazla kabarıyor çünkü.
Bir gece önceden ıslatılmış kuru baklanın suyu dökülür, içerisindeki top karabiberler çıkartılır ve bir kez daha sudan geçirilir. Soğanlar ince doğranır veya rondo'dan geçirilir. Dereotu yıkanır ve ince kıyılır.
Büyükçe bir tencereye zeytinyağı konur, ısınınca soğan eklenir ve biraz döndürülür. Islatılmış kuru bakla, şeker, limon suyu, tuz/vegeta ve 3 bardak su eklenir. Yaklaşık 1 saat kadar orta harlı ateşte pişirilir. Sürenin sonunda baklalar yumuşamamışsa biraz daha su eklenerek kaynatmaya devam edilir. İyice yumuşayınca el blender'ı ile ezilir, dereotu eklenir ve karıştırılır.
Derin bir kaba biraz zeytinyağı konur ve çevrilerek yağ dağıtılır. Ezilmiş ve dereotu eklenmiş bakla bu kaba yavaşca dökülür. Ilınınca buzdolabına alınır ve en az 2 saat bekletilir.

Servis Önerisi:
Favanın en güzel sunumu, baklava dilimi halinde kesilerek yapılandır. Ancak siz dilediğiniz biçimde kesebilirsiniz. Yine servis öncesi üzerine biraz zeytinyağı gezdirip biraz da ince kıyılmış dereotu eklerseniz görüntü süper olur.

Afiyet olsun !

Zeytinyağlı Havuç

Mevsimim geldi :) Bol bol zeytinyağlı yemek pişirmeye ve yemeye başlarım artık. Nedense Nisan ayı geldiğinde hep böyle olur bende. Vardır bir hikmeti :)
Havuç içeren her yemeği çok seviyorum. Sıcak, soğuk, salata, kek... Tadı çok hoşuma gidiyor. Şekerli bir sebze olduğunu biliyorum, az tüketmeye çalışıyorum ama çok güzel naapim :) Geçenlerde kek yapmıştım Gözde'cim için biliyorsunuz. İki dilimini kendime ayırmıştım tat testi için :)
Şimdi yazacağım tarif yıllar önce tembellik sonucu ortaya çıktı aslında. Amacım zeytinyağlı pırasa pişirmekti. Dikilitaş'ta oturuyordum o zamanlar. Beşiktaş-Ihlamur'da meşhur cumartesi pazarı kurulur bilirsiniz, eskiden dipteki bölümde köylü pazarı denen ksım da olurdu. Taze otlar, sebzeler, yumurtalar, güzel peynirler getirirlerdi. Hep onlardan alışveriş yapardım.
Yakın olmasına rağmen o kadar üşendim ki o gün pırasa almak için gitmeye. Aklıma da koymuşum yapacağım diye. Evde havuç vardı, birşey pişirdim işte :)

Malzemeler:
1 kg havuç
1 kahve fincanı pirinç
1 orta boy soğan
Dereotu
Tuz/Vegeta
Zeytinyağı
1 bardak su

Yapılışı:
Yine tüm malzemeleri hazırlamanızı öneriyorum. Havuçların kabukları soyulur, soğan incecik doğranır veya rondo'dan geçirilir. Dereotu yıkanır, kurulanır ve ince kıyılır. Tencereye önce zeytinyağı ile birlikte soğan konur ve pembeleştirilir. Verev doğranmış havuçlar eklenir ve biraz yumuşayıncaya kadar birlikte sotelenir. Daha sonra su, tuz/vegeta eklenir. Havuçlar yumuşayınca pirinç eklenir, 15 dakika kadar orta harlı ateşte pişirilir. Ocaktan alınır ve tencerede ılınınca dereotu eklenir.

Servis Önerisi:
Her zamanki gibi yemeği tabağa alınca üzerine biraz zeytinyağı gezdirin. Hem yemeğin tadı daha çok ortaya çıkıyor hem de pırıl pırıl bir görüntüsü oluyor.

Afiyet olsun!

Zeytinyağlı Taze Bakla

Zeytinyağlı yemekleri çok severim. Taze bakla ise listemin başlarında yer alır. İç bakla daha çok tüketiliyor gördüğüm ve duyduğum kadarı ile, ancak taze baklanın o güzel dokusu da ayrıdır bence.
Çok sevdiğim, konuşamadığım ve/veya göremediğim zamanlarda gerçekten rahatsız olduğum bir dostum var : Charlie, yani Şenol. Onun kadar muhteşem yemek yapan bir insan daha yok... Annemden sonra :) Ortaköy'de " Meddah " isimli orijinal hediyelik eşyalar ve takılar yer alan bir dükkanı var Şenol'un. Cadde üzerindeki sinegogun arka duvarının orada. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın, takıları da kendi yapıyor. Aynı yemekleri gibi, çok güzeller...
Geçen hafta Cumartesi günü ona taze bakla pişirdim, çok sever. Ancak bir türlü teslim edemedim. Hafta arası götürecektim, ofisten hep geç çıktım. İçime dert oldu, bugün yeniden pişirip teslim edeceğim :) Candostuma bir haftalık yemek götürecek değilim ya, umarım beğenir. Diğeri ne mi oldu? Tabii ki ben yedim :)
Gelelim tarife:

Malzemeler:
1 - 1,5 kg taze bakla
Limon
Dereotu
1 çay kaşığı tuz/vegeta
1 çay kaşığı toz şeker
1 iri boy kuru soğan
1 çorba kaşığı un
1+1/2 bardak su
Zeytinyağı

Yapılışı:
Baklayı ayıklamadan önce diğer hazırlıkları bitirmenizi öneriyorum. Önce limonlu ve tuzlu su hazırlayın, ayıkladığınız baklaların beklerken kararmaması için... Daha sonra ayrı bir kapta 1 çorba kaşığı limon suyu, tuz/vegeta, toz şeker ve 1 çorba kaşığı unu 1+1/2 bardak su ile iyice karıştırıp bir sos hazırlayın. Dereotunu yıkayıp, kurulayın ve incecik kıyın. Soğanı incecik doğrayın veya rondo'dan geçirin. Tüm ön hazırlıklar tamamlanmış oldu böylece.
Baklaları doğrayın, daha önce hazırladığınız limonlu-tuzlu suya atın. Bu suda iyice yıkayın ve sonra bir kez daha su ile durulayın. Pişireceğiniz tencereye bir kat bakla bir kat doğranmış soğan ekleyin, malzemeler bitene kadar bu şekilde devam edin. En üste yine daha önce hazırladığınız unlu sosu tekrar karıştırarak dökün, zeytinyağı ekleyin. Tencerenizin iç ebadına uygun bir tabağı iç kapak olarak koyun. Tencerenin kapağını kapatın ve orta-kısık arası ateşte pişirin. İnce kıydığınız dereotunu yemek piştikten ve biraz ılındıktan sonra ekleyin.
Önemli : Yemek pişene kadar kapağı kesinlikle açmayın, açarsanız baklalar anında kararıyor.
Bir ipucu : Kapağı cam bir tencere ve iç kapak olarak da cam bir tabak kullanıyorum. Böylece pişme aşamasını takip etmem kolay oluyor.

Servis Önerisi:
Taze bakla sarımsaklı yoğurt ile yenir, çok da güzel olur. Sunacağınız tabağa yemeği koyduktan sonra az miktar zeytinyağını üzerine gezdirin böylece lezzeti daha da artar.

Afiyet olsun!

22 Mart 2008 Cumartesi

Havuçlu Kek

Yeni midi fırınımı denemek için yaptığım ilk şeyin havuçlu kek olduğunu yazmıştım önceden. Bir başka nedeni de şu: Çok çok sevdiğim dostum,beni en çok güldüren insanlardan bir olan Gözde (Kösssdeeee!)sağlık problemleri nedeni ile işten ayrıldı, ofisteki son gününde ona çok sevdiği bu keki hediye etmek istedim.
Daha önce ofisimiz Ortaköy'deydi. Birkaç aydır Kanyon'a yakın bir binadayız. Gözde'cim kahveyi çok sever, Ortaköy'den sonra Kanyon'daki Starbucks'ta da müdavim kurdelesi aldı. Tabii ki en çok havuçlu kek tüketen kişi ünvanını da unutmamak lazım:))
Kekin tarifi yine Fatoş Yağcı'nın Çaya Davet kitabından... Çok güzel oldu, teşekkürler Fatoş Hanım. Sizden özür diliyorum, ama bir iki ekleme yaptım. Büyük tepside pişirdiğim için kabartma tozunu yarım ölçü daha fazla kullandım. Sanırım kullandığımdan undan hamur biraz fazla katı oldu, bu yüzden birazcık süt ekledim. Fırınımı ilk kez kullandığım için yazılı olan sıcaklık ve süre az geldi. Dereceyi 170'e alıp 15-20 dakika daha pişirdim, oldu bu sefer :)
Orjinal tarif aşağıdaki gibidir.

Malzemeler:
4 bütün yumurta (Oda sıcaklığında)
2 su bardağı toz şeker
2 su bardağı rendelenmiş havuç
1 su bardağı sıvı yağ
1 paket kabartma tozu
3 su bardağı un
1 çorba kaşığı tarçın
1 su bardağı çekilmiş ceviz (Cevizim yoktu, yerine badem kullandım)

Üzeri için:
1 çorba kaşığı pudra şekeri (Kullanmadım)

Yapılışı:
Fırın 150 derecede ısıtılır. Kullanılacak kalıp yağlanır ve unlanır. Yumurtalar, toz şeker ile birlikte krema kıvamına gelene kadar çırpılır. Sıvı yağ ve tarçın eklenerek çırpılmaya devam edilir. Un ve kabartma tozu elenerek karışıma eklenir. Hamura en son rendelenmiş havuç ve ceviz eklenir, karıştırılır. Hazırlanan kek harcı yağlanıp, unlanmış kalıba dökülür ve önceden ısıtılmış fırında 45-50 dakika pişirilir.

Servis Önerisi:
Fatoş Hanım'ın yazdığı gibi kek soğuduktan sonra üzerine pudra şekeri serpip servis edebilirsiniz veya çikolata-severseniz pudra şekeri yerine üzerine çikolata sosu dökebilirsiniz. Tabağa koyduğunuz kek dilimi yanına krem şanti ile labne karıştırılarak yapılan krema ekleyebilirsiniz veya bir top vanilyalı dondurma ile de servis edebilirsiniz. Güzel bir kahve eşliğinde " hmmmmm " layarak tüketebilirsiniz :)

Afiyet olsun !

Rafaello Tarifi

Bu şekerlemenin tarifini bulduğum için çok sevinmiştim, hatırlarsınız :) Hemen gereken malzemeleri toparladım ve yaptım... Müthiş :) Benzedi tadı. Yarın götüreceğim, kardeşime sürpriz olacak. Sonradan aklıma geldi, bir daha ki sefere içerisine erimiş beyaz çikolata katmayı düşünüyorum, sanırım daha da benzeyecek tadı o zaman.
Biz bu şekerlemeyi Lüksemburg'da keşfettik. 90'lı yılların başında babamızın işi dolayısı ile bir süre orada yaşadık. " Cactus " isimli bir market zinciri vardı, aynı Migros gibi. Olağan alışverişimizi yaparken rastladık, büyük paketleri de var üçlü paketleri de. Denemek için üçlü paketten aldık. Eve gelmeden bitirdi kardeşim :) Sonra tabii ki büyük kutulardan aldık, hindistancevizli müthiş bir tat.
Aynı firmanın diğer ürünü olan Ferrero Rocher'i de keşfettik. Kısacası zararlı ne varsa hepsini bulduk :) Ülkemizde de var artık. Büyük marketlerde bulabilirsiniz.
" inthekitchen.blogcu.com " web sayfasından aldım tarifi, hemen aktarıyorum :

Malzemeler:
3-4 su bardağı hindistan cevizi
1 su bardağı süt tozu (Yerine Nestle'nin kahve kremasını kullandım)
3/4 su bardağı toz şeker (Yerine aynı ölçüde pudra şekeri kullandım)
200 ml krema
Fındık
Ekstra hindistan cevizi

Yapılışı:
Pişirilmeyeceği için toz şeker erimez belki düşüncesi ile pudra şekeri kullanmayı tercih ettim, siz toz şeker ile deneyebilirsiniz.
Karıştırma kabına hindistan cevizi, kahve kreması, pudra şekeri konur ve karıştırılır. Üzerine kremanın tamamı boşaltılır ve yoğurulur (5 dakika içinde toparlanıyor). Hamur bütünleşince istenilen miktar ele alınır, ortasına fındık konur ve avuç içinde yuvarlanır. Ayrı bir kaba konan hindistan cevizine bulanır ve küçük kağıt kaplara konur.

Afiyet olsun!

Rafaello

Bu nedir diyeceksiniz: Tek kelime ile muhteşem birşey. Bir çeşit şekerleme, hindistancevizli. Tarifini buldum, kardeşim Türker çok sevinecek :)) Deneyeceğim bugün ve size sonucu yazacağım. Tarifini de tabii..

Türkeeerrrr buldum tarifi !!!! Çok heyecanlıyııımm, çoookkk :)

Ispanaklı Kek

Sonunda on küsur senelik mini fırınım beni bıraktı :( Neler neler yaptık beraber, bilindikler, yeni tarifler, uydurmalar :) Davetlerimde yüzümü kara çıkarmadığı için çok teşekkürler.
Artık yeni bir fırınım var, bu sefer midi fırın... turbo.. Luxell marka... çok memnun kaldım, midi fırın almak isteyenlere tavsiye ediyorum. İlk denemeyi havuçlu kek ile yaptım, tarifte verilen süreden biraz daha uzun tutmam gerekti. Zamanla birbirimize alışacağız. Kek güzel oldu ama :) Tarifi daha sonra yazacağım.
Şimdi vereceğim tarif, Sofra Dergisi'nde yemek danışmanlığı yapan Fatoş Yağcı'nın " Çaya Davet Büyük-küçük tüm misafirleriniz için " isimli kitabından.
Bir sağlık problemi ile ilgili tetkikler yapılırken bekleme süresini daralmadan atlatabilmek için tıp merkezinin yakınındaki Migros'a kitap bakmaya gittim ! Beğendiğim bir kitabı aldım tam kasaya doğru gidecekken bu kitabı gördüm, ayaküstü inceledim. Hoşuma gitti onu da aldım. Beklerken,ders çalışır gibi okudum. Almanızı öneririm, güzel tarifler var. Dediğim gibi Migros'lardan edinebilirsiniz (Ben Şişli Migros'tan aldım).
Kitaptan denediğim ilk tarif, ıspanaklı kek tarifi... Çok güzel oldu. Ofise götürdüm, tarifi isteyen arkadaşlarım oldu. Orjinal tarifi yazıyorum (Bazıları evde olmadığı için kullanmadım, yerine eklemeler yaptım. Neler olduğunu yapılış aşamasından önce yazacağım).

Malzemeler:
500 gr. ıspanak
3 bütün yumurta
1 su bardağı un
1 su bardağı rendelenmiş az yağlı beyaz peynir
1 çay bardağı sıvı yağ
2 çorba kaşığı yoğurt
2 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
1/2 su bardağı çekirdeği çıkartılıp doğranmış zeytin
5 adet kurutulmuş domates
Tuz/Vegeta


Özel Not: Evde kurutulmuş domatesim yoktu, yerine bir miktar pul biber koydum. Ayrıca yoğurt içeren tariflerde kabartma tozu ile birlikte biraz da karbonat kullanılırsa daha iyi sonuç alındığını okumuştum ve daha önce başka bir tarifte denemiştim. Sonuç gerçekten de iyiydi. Bu nedenle karışıma 1 çay kaşığı kadar karbonat ekledim. Evde lor peynirim vardı, onu kullandım. Yeterli ıspanak yoktu, maydanoz ve dereotu da ekledim. Tarifte zeytin olduğu için tuz/vegeta az kullandım. Kuru domates kullanacaksanız, 5 dakika kadar sıcak suyun içinde bekletip yumuşamasını sağlamanızı öneririm. Tabii ki tüm malzemelerin oda sıcaklığında olması gerektiği unutulmamalı... Farklı bir kek yapmışsın diyorsunuz, duyuyorum :)) Ama dedim değil mi orjinal tarifi yazıyorum size diye...Evde olanları değerlendirdim vallahi..

Yapılışı:
Ispanakların yaprak kısımları ayrılır, yıkanır ve suyu iyice süzdürülür ve ince doğranır (Karışıma eklemeden önce kağıt havlu arasında tekrar bastırarak kalan nemi de aldım). Fırın 170 dereceye ayarlanır ve ısıtılır. Kullanılacak kalıp yağlanır. Karıştırma kabında yumurta, sıvıyağ ve yoğurt karıştırılır. Rendelenmiş beyaz peynir, tuz/vegeta, zeytinler, küçük doğranmış kuru domates, ince doğranmış ıspanak yaprakları, un ve kabartma tozu eklenerek yoğurulur. Hazırlanan hamur yağlanmış kalıba dökülür ve ısıtılmış fırında 30-35 dakika üzeri kızarana kadar pişirilir.

Servis Önerisi:
Fatoş Hanım bu tarifte dip not olarak hamurun üzerine bol susam serpilip pişirilebilir demiş. Ben de öyle yaptım, ayrıca çörekotu da ekledim. Pişen keki oda ısısında ılıklaşınca kalıptan çıkarmalısınız, sıcakken dağılabilir. İstediğiniz şekilde dilimleyip servis edebilirsiniz. Geniş bir tepside pişirdiyseniz değişik şekilli kalıplar yardımı ile kesip öyle sunabilirsiniz. Yanında yoğurt ile tüketebilirsiniz. Ama en güzeli çay ile servis etmek... Benden söylemesi...

Afiyet olsun!

11 Mart 2008 Salı

Önemli Bir Duyuru...

" İnsan insana lazımdır " der eskiler... Gerçekten de çok doğru. Günümüzde bazı duyarlılıklar değerlerini kaybetmeye başladı iyiden iyiye, ancak yine de bıkmadan usanmadan çorbaya tuz katmaya çalışanlar / çabalayanlar var.
Geleneksel blog ziyaretlerimi yaparken, geçen akşam, Pastacıkız'ın sayfasında gördüğüm anlamlı bir girişimi bildirmek istiyorum :
LÖSDER (Lösemili Çocukları Koruma Derneği) yararına 25-26-27 Nisan 2008 günlerinde Feshane'de bir kermes düzenleniyor. KK Kulübü (Kadınlar Kulübü) üyelerinin katkıları ile gerçekleşecek kermesten elde edilecek gelir LÖSDER'e bağışlanacak.
Tüm detayları www.pastacikiz.com sayfasından öğrenebilirsiniz.
Çorbaya katacağımız / katabileceğimiz her tuz tanesi çok önemli.
İlgilerinize...

Özel Sos

Merhabalar, bloguma birşeyler ekleyemeyeli neredeyse bir ay olmak üzere. Yoğun zamanlar yaşıyorum, yorgunluktan hiç ilgilenemedim. Kusura bakmayın.
Mutfakta da vakit geçiremiyorum çok fazla, geçen hafta sonu Cafe Sardunya (Nilay)'da tarifini gördüğüm Yaban Mersinli Tepsi Keki'ni denedim. Nilay'ın emeğine ve ellerine sağlık, süper bir kek oldu. Pofuduk, leziz... Merak edenler için: www.cafesardunya.blogspot.com... Mutlaka denemenizi öneriyorum. Nilay'a tekrar teşekkürler.

Geçen günlerde akşam öğünlerimi genelde sandöviç ile geçiştirdim. Sos denemeleri için mükemmeller :) İşim gereği zaman zaman özel davetlere, yemeklere katılıyorum. Değişik yemekler, soslar, tatlılar ve sunum çeşitleri keşfetmek için birebir :) Patronlardan özür diliyorum :))
Bir toplantı-öğle yemeğinde Divan'a gitmiştik. Divan'da schnitzel yiyenler bilir yanında çok lezzetli bir patates salatası servis edilir. Sosuna bayılırım hep. Yemek yerken mutlaka damak testi yapmaya çalışırım, içerisinde ne var testi. Damağımın algıladığı tatları aklımda tutmaya gayret eder sonra en kısa zamanda evde denerim. Ya aynı tadı bulurum ya da bazı eklemeler ile biraz farklı hale getiririm. İşimi yok bu kadının diyorsunuz büyük ihtimalle... Aksine var hem de çoookkkk işim var ama merak işte :))
Duran Sandviç'in de kullandığı değişik bir sos var, turşulu filan şöööyle. O da çok leziz. Sandöviç akşamlarımdan birinde Divan'ın ve Duran Sandviç'in soslarını kendimce, damak hafızası yolu ile birleştirmeyi denedim, bence çok başarılı oldu. Özellikle tavuk etine çok yakışacağını düşünüyorum. Malzemeleri lüks bulabilirsiniz belki, zaman zaman böyle lüksler yaşatmalıyız sevdiklerimize ve kendimize :) Yine hepsi göz kararı...

Malzemeler:
Mayonez
Curry Sos (Kühne)
Kornişon turşu (Kühne Alman Tipi olursa daha iyi)
Dereotu
Sarımsak tozu (İstenirse)
Tuz/Vegeta (Gerekirse)

Yapılışı:
Kornişon turşu olabilecek en küçük şekilde doğranır, dereotu kıyılır. Mayonez ve curry sosu ile karıştırılır. Dilerseniz tuz/vegeta ve sarımsak tozu ekleyebilirsiniz.

Servis Önerisi:
Soğuk sandöviç hazırlarken ekmeklere sürüp diğer malzemeleri üzerine koyabilirsiniz. Tavuk ızgara yanında küçük bir sos tabağına koyarak sunabilirsiniz. Kanepelerde değerlendirebilirsiniz. Haşlanmış patates ile harmanlayarak garnitür yapabilirsiniz.

Afiyet olsun !

16 Şubat 2008 Cumartesi

Atıştırmalıklar

Hazırladığım bazı şeylere ne isim koyacağımı bilemiyorum, özetle atıştırmalıklar demeye karar verdim en sonunda :) Aslında zaman zaman bir çoğunuzun hazırlıyordur yazacaklarımı, yine de aktaracağım.
Size de olur mu bilmiyorum, bazen mutfakta çok fazla vakit geçirmek istemem. Ya yorgunumdur ya da canım istemiyordur. Eskiden, böyle günler olduğunda birşeyler yapmak için zorlardım kendimi ama sonuç felaket olurdu. Yemek sekiz kere tuz koymuşum gibi, pilav olmuş bir lapa falan filan... Yaşlandıkça boşvermeye başladım :)
Böyle tehlikeli günlerden birinde eski evimde mutfakta taburede oturmuş kara kara ne yapacağımı düşünüyordum. Canımın ne istediğini de bilemiyordum. Enerjim yook, keyfim yoook üstelik açım... Huysuzdum da galiba biraz, sandviç istemiyorum, omlet vb istemiyorum. Allahım ne yapacağım derken gözüme kalan ekmek ilişti. Tataaaaaaa, evet canım pizza istiyor !!! Ekmek ile ne alakası var diyeceksiniz, gerçekten bilmiyorum. O an aklıma geliverdi işte. Pizzaymış gibi nasıl yapabilirdim ? Hmmm, dolapta ne var? Şu var, bu var.. Tamamdır, pizzamsı hazırlayabilirim. Üşengecim ya o gün. Karnıyarık pişirdiğim teflon bir tencerem var, onda pişirdim. Fırını açmaya bile gerek kalmadı. Hem fazla vakit harcamadım, hem de karnımı doyurabileceğim lezzetli bir atıştırmalık keşfetmiş oldum. Siz dilerseniz fırın kullanabilirsiniz. Malzeme eklemeleri ile istediğiniz öğünde tüketebilirsiniz.

Malzemeler :
Ekmek (Normal ekmek veya hamburger ekmekleri ile hazırlanabilir)
Taze kaşar peyniri
Domates salçası
Tuz/Vegeta
Kekik
Sarımsak tozu (yoksa dövülmüş birkaç diş sarımsak)
Zeytinyağı

Yapılışı:
Hemen bir öneri : Normal ekmek kullanılacaksa dilimler biraz kalın kesilmeli. Hamburger ekmeği ile hazırlanacaksa ekmek ortadan kesilerek iki dilim haline getirilmeli.
Taze kaşar rendenin ince tarafı ile rendelenir. Tuz/vegeta, kekik ve sarımsak tozu rendelenmiş peynire eklenir. Ekmek dilimlerinin üzerine biraz zeytinyağı gezdirilir ve bir bıçak yardımı ile domates salçası sürülür ve tencereye yerleştirilir. Peynirli karışım ekmek dilimlerinin üzerine paylaştırılır ve kısık ateşte peynir eriyene kadar pişirilir.

Afiyet olsun !

10 Şubat 2008 Pazar

Türker Çorbası !

Bizim evde bazı yemeklerin isimleri vardır: Dünyanın en güzel yemeği, Fatma, Türker çorbası gibi :) Hepsinin bir hikayesi var tabii durup dururken isim konmuyor yemeklere :) Daha önce yazmıştım size, bir erkek kardeşim var adı Türker... Küçükken sebze yemeyi pek sevmezdik hatta kardeşimin yemek ile pek arası yoktu. Sofraya oturulduğunda : " Yaaa dün yemiştik yaaa! " derdi :)
Canım annemiz, sabırlı bir kadın olarak, bizlere sebze yedirebilmek adına bir takım yaratıcı çözümler bulurdu. Türker çorbası da böyle bir yaratıcılık anı ürünüdür. Aslında bildiğimiz mercimekli, pirinçli sebze çorbası. Bu hali ile kardeşim severek içtiği için bu çorba bizim evde Türker Çorbası olarak bilinir.
Kuzenim Nurdan blog sayfamı okuduktan sonra ailemize özel klasik tarifleri de eklememi istedi. Özel isimli yemekleri hikayeleri ile birlikte eklemeyi zaten planlıyordum, başlayalım bakalım :)
Hala dijital fotograf makinası edinemedim, alır almaz resimleri ekleyeceğim.

Malzemeler:
1 çay bardağı pirinç
1 1/2 çay bardağı kırmızı mercimek
1 orta boy kuru soğan
1 havuç
1 kabak
1 patates
1 domates
Kuru nane
Tuz/Vegeta
Su
Sıvıyağ

Yapılışı:
Tüm sebzeler rendelenir. Tencereye sıvıyağ konur ve orta harlı ateşte rendelenmiş soğan hafif kavrulur. Daha sonra pirinç ve mercimek dahil tüm malzemeler eklenir. Su, tuz/vegeta konur ve pişirilir. İnmesine yakın kuru nane serpilir. Kaynayınca ocaktan alınır.

Servis Önerisi:
Dilerseniz çorbayı kruton ile sunabilirsiniz. Biraz sıvıyağa kırmızı toz biber ekleyerek sos hazırlayabilirsiniz, kaselere paylaştırıldığında çorbanın üzerine bir kaşık yardımı ile koyabilirsiniz.

Afiyet olsun!

Krep Hamuru

Kreplerin en sevdiğim yanı herhangi bir öğünde tüketilebilir olmaları. Kahvaltılara renk katarlar, yemeklerin farklı sunumuna yardımcı olurlar, küçük ebatta pişirilerek (pancake gibi mesela) akşamüstü çay veya kahvenin yanında yenebiliyorlar. Öğle veya akşam yemeklerinde içine ızgara tavuk parçaları veya et sote koyarak dürüm halinde tüketebilirsiniz, hangi öğünde nasıl yemek istediğiniz size kalmış. Vereceğim tarif temel krep hamuru tarifidir.
Ben daha sıklıkla kahvaltı için hazırlıyorum. İsteyen peynir ile isteyen reçel ve/veya marmelat ile tüketiyor. Peynir ve reçel bileşkesi benim için ideal olanı :) Denemeyen varsa şiddetle öneririm örneğin: beyaz peynir ve çilek reçeli ile...

Malzemeler:
250 gr un
4 bütün yumurta
1/2 kg süt
Tuz
Toz şeker

Yapılışı:
Pürüzsüz bir hamur olmalı, bu nedenle mikser ile hazırlıyorum. Önce yumurtaları biraz süt ekleyerek çırpıyoruz. 1 fiske tuz ve biraz toz şeker ekliyoruz. Unu eleyerek karışıma ekliyoruz ve çırpmaya devam ediyoruz. Koyulaşmaya başlayınca azar azar süt ekleyerek pürüzsüz bir hamur elde ediyoruz.
Krep hazırlamak için özel tavalar var bildiğiniz üzere. Eğer sizde yoksa teflon bir tavada da hazırlayabilirsiniz. Teflon tava bile olsa biraz yağ ekliyorum. Tavanın iyice ısınmış olması gerekiyor, ancak eklenen yağın yanmaması gerekiyor. Bir kepçe yardımı ile hazırlanan hamur ısınmış tavaya döküyoruz. Hamurun görüntüsü beyazlaşıp üzeri göz göz olunca diğer yüzünü çeviriyoruz. Pişen krepleri ısıtılmış bir tabağa alıyoruz.
Bir ipucu : Ben bu işlemi tavayı ateşten uzaklaştırarak yapıyorum. Hamurun tavada eşit dağılabilmesi için bu işlemi yapıyorum. Tavayı ateşten alıyorum, hamuru kepçe yardımı ile tavanın ortasına döküyorum ve tavayı döndürerek karışımın yayılmasını sağlıyorum, tavayı tekrar ateşe koyuyorum. Her yeni krepte aynı işlemi yapıyorum ve en önemlisi de şu: Yeni krep için hamuru dökmeden önce tavanın biraz ısınmasını bekliyorum.

Servis Önerisi:
Daha önce belirttiğim gibi, hazır olan krepleri ısıtılmış bir tabağa alırsanız daha iyi ya da tüm krepler hazır olduğunda sofraya getirene kadar ısıtılmış fırında bekletebilirsiniz. Krepler ılık yenince çok güzel oluyor :)
Kreplerin yanında rendelenmiş taze kaşar ve ince kıyılmış maydanoz servis edebilirsiniz. Marmelat ve/veya reçel ile sunabilirsiniz. Küçük ve büyük ! çocuklar için kahvaltı sofranızda Nutella ya da fıstık ezmesine yer vermenizi de tavsiye edebilirim :)

Afiyet olsun!

6 Şubat 2008 Çarşamba

Bake Shop Beşiktaş

Geçen hafta sonu çok güzel geçti, uzun zamandır bu kadar keyif aldığım bir cumartesi günü olmamıştı. Bake Shop Beşiktaş'ı hepiniz biliyorsunuzdur, bilmeyenlere ise en en en kısa zamanda bilmeleri gerektiğini söyleyeceğim :)
İnanılmaz sıcak ve samimi insanlar, müthiş güzellikte ve pozitif bir mekan. Güle oynaya kurabiye süsleme teknikleri dersi yaptık, ben tabii ki öğrenciydim... Öğretmenim ise : Işıl, nam-ı diğer Hanimiş... Birçok şey öğrendim aynı zamanda da haftanın stresini attım. Herkese tavsiye ediyorum bu ve benzeri kurslara katılmayı... Hele bir de gerçekten konuya merakınız varsa tadından yenmiyor :)
Ayşem Hanım'ın fotograf makinesi ile resimler de çektirdik, eklediğim fotograf ise ofiste Duygu arkadaşımın cep telefonu kamerası ile çektiğimizdir. Hepsini tüketmeden önce belgeleyelim istedik.

















Bake Shop Beşiktaş'a ulaşmak ve/veya etraflı bilgi almak isterseniz : www.bakeshoptannotlar.blogspot.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Sevgiler...

3 Şubat 2008 Pazar

Zeytinyağlı Yer Elması

Yer elması çok faydalı bir kış sebzesidir. Besin değeri olarak patatese yakındır ancak nişasta içermediği için kalorisi çok düşüktür. Yer elması yumruları bol miktarda inülin (çözünebilir lif) içerir ve inülin direkt kalın bağırsağa geçtiği için glisemiyi ve kan şekerini yükseltmez. Bu nedenle şeker hastaları rahatlıkla yer elması tüketebilir.
Anne sütünü artırır, safra kesesine faydalıdır, idrar söktürücüdür (Gaz üreten bir bağırsak yapınız varsa, pişirirken tencereye top karabiber eklemenizi öneriyorum, sebzenin yaratabileceği sorunu en aza indiriyor. Aynı uygulamayı baklagiller için de yapabilirsiniz). Bu sebze aynı zamanda bir vitamin deposu... A ve C vitamini, ayrıca bol miktarda fosfor, demir ve kalsiyum içeriyor. Romatizma, gut hastalığı ve sindirim rahatsızlıkları yaşanlara yer elması yemesi öneriliyor.
(Kaynaklar: www.piyaleform.com; www.bitkisel-tedavi.com; www.uslanmam.com/ziraat-tarim/115255-yer-elmasi.html)

Ülkemizde ağırlıklı olarak zeytinyağlı yemek şeklinde tüketilir, bazen de kış türlüsüne eklenir. Tadı şekerlidir, enginarı andırdığını söyleyebiliriz.
Ben zeytinyağlı olarak hazırlıyorum. Satın alırken küçük yumruları alırsanız daha iyi, soyarken biraz zorlanıyor insan ancak küçük yumrulardan yapılan yemek daha leziz oluyor.

Malzemeler:
500 gr yer elması
1 adet orta boy kuru soğan
1 adet havuç
1 adet küçük patates
1 kahve fincanı pirinç
Birkaç damla limon suyu
Birkaç adet top karabiber
Zeytinyağı
Tuz/Vegeta
Dereotu

Özel Not:
Yer elması yumruları bekletilirse kararıyor, aynı kereviz gibi. Bu nedenle yumruları soymadan önce diğer hazırlıkları bitirmenizi öneririm. Ayrıca cam bir kaba biraz limonlu su hazırlarsanız iyi olur, doğradığınız yer elmalarını bu suya atarak kararmalarını önlemiş olursunuz. Zeytinyağlı yemeklere şeker ekleriz pişirirken ancak yer elması şekerli bir sebze olduğu için eklemiyoruz.

Yapılışı:
Soğan yemeklik, havuç istenilen şekilde doğranır (Küçük olursa daha iyi, daha çabuk pişiyor). Dereoyu kıyılır. Tencereye zeytinyağı konur, ısınması beklenir ve soğanlar eklenir. Pembeleşince doğranmış havuç eklenir ve pişirilmeye devam edilir. Havuçlar da yumuşayınca yer elmaları, küp doğranmış patates, pirinç, tuz/vegeta, birkaç damla limon suyu ve top karabiber eklenir. Üzerine çıkacak kadar su konur. Tencere kapağı kapalı olarak ve kısık ateşte yaklaşık 15-20 dakika pişirilir. İndirmeye 5 dakika kala kıyılmış dereotu eklenir. Pişen tencerede soğutulur.

Servis Önerisi:
Eklenen top karabiberleri, servis öncesi küçük bir kaşık yardımı ile toplayabilirsiniz, karabiber ekleme sebebini yazmıştım :) Yer elmasını servis edeceğiz tabağa aldıktan sonra üzerinde biraz zeytinyağı gezdirin ve dereotu ile süsleyin.

Afiyet olsun!

1 Şubat 2008 Cuma

Çikolata Yapım Kursu

Geçen sene bir vesile ile çikolata yapım kursuna gittim. İstanbul / Taksim-Beyoğlu'nda Chef's İstanbul Mutfak Atölye'sine... Megavizyon'un yanında İstiklal Kitapevi'nin üzerinde bu atölye... Çok sıcak bir ortam.
Uğraşılan malzeme çikolata olunca tabii ki çok keyifli geçiyor süre, daha doğrusu nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Birçok şey öğrendik, zaman zaman bazı eklemeler yaparak deniyorum evde... Övgüler aldım-alıyorum, benden söylemesi :)) Vakit yaratıp böyle kurslara mutlaka katılın derim. Hem günün stresinden uzaklaşıyor insan hem de yeni yeni şeyler öğreniyor.

Ayrıntılı bilgiye " www.chefsistanbul.com " sayfasından ulaşabilirsiniz.

Sevgilerimle.

Zeytin ve Zeytinyağı

Zaman zaman tarifler haricinde bazı bilgileri de sizler ile paylaşmak istiyorum. Aktarımlar, paylaşımlar herkesi geliştirir diye düşünüyorum. Birşeyler hakkında bilgi edinmek çok önemli, insan tazelendiğini hissediyor :) Diğer bir tazelik kaynağı da zeytinyağı. Kalorili evet, ancak dengeli tüketildiğinde sağlık için çok faydalı. Özellikle Akdeniz Mutfağı'nın vazgeçilmezi... Ailemde de zeytinyağının yeri ayrıdır. Ayvalık çok sık gittiğimiz, çocukluğumun ve gençliğimin güzel günlerini yaşadığım bir yerdir. Oradaki vakıf üretimi zeytinyağını tavsiye edebilirim. Tabii ki birçok markanın özel ve güzel üretimi var. Damak zevkinize göre seçimi sizler yapacaksınız. Vikipedi'de yer alan zeytin ağacı ve zeytinyağı hakkında okuduğum bilgiyi aktarıyorum size :

Zeytin ağacına ilişkin mevcut en eski veri Ege Denizi’ndeki Santorini Adası’nda yapılan arkeolojik çalışmalarda ortaya çıkarılan 39.000 yıllık zeytin yaprağı fosilleridir. Kuzey Afrika’daki Sahra bölgesinde gerçekleştirilen arkeolojik araştırmalarda ise M.Ö. 12.000'e ait zeytin ağacı bulgularına rastlandı. İlk zeytin hasadının ne zaman ve hangi uygarlık tarafından yapıldığıysa bilinmemektedir.

Tarih, zeytinyağı üretimine ilişkin en belirgin izlerin Akdeniz’in tam ortasındaki Girit Medeniyeti’ne, M.Ö. 4500 yıllarına dek uzandığını göstermektedir.

Zeytinyağı kültürünün Akdeniz’deki diğer kavimlere yayılmasında en önemli rolü Giritliler oynamıştır; hem de yaklaşık 3000 yıl boyunca. Güçlü ticaret filolarına sahip olan Giritliler'in gerçekleştirdiği zeytinyağı ticaretinin günümüzdeki en canlı tanıkları, Knossos ve Faistos saraylarının yıkıntıları arasında bulunan 2 metrelik zeytinyağı küpleridir. “Pithoi” denilen bu dev küplerle beraber bulunan tabletlerde ise o günkü zeytinyağı ticaretinin nerelere yapıldığını ve zeytinyağının nerelerde üretildiğine dair bilgiler yer almaktadır.

Aslında zeytinyağı kültüründe Anadolu, coğrafya olarak hep vardır; ama ön planda görünen Ege’nin karşı yakasıdır. Bunun sebebi, Homeros’un Batı Medeniyeti’ndeki tartışmasız ağırlığından ötürü zeytinyağı kültürünün merkezine sürekli olarak Antik Yunan'ın yerleştirilmesidir. Helen Medeniyeti’nin sadece Ege’nin karşı kıyısını değil Anadolu coğrafyasını da kapsadığı unutulur. Milet’in, Efes’in, Foça’nın, Klazomenai’nin (Urla), Erythrai’nin, Assos’un Anadolu’da olduğu ihmal edilir.


İlk bölümünü paylaştım sizler ile, uzun bir yazı. Devamını merak edenler için " tr.wikipedia.org/wiki/Zeytinyağı "

Zeytinyağı mutfağınızdan eksik olmasın :)

31 Ocak 2008 Perşembe

Makarna

Makarnalar... Bir solukta sayılamayacak kadar çok çeşidi var. Makarna dendiğinde ilk aklımıza gelen ülke İtalya hiç kuşkusuz, ancak farklı uygarlıklarda da rastlanmış. Makarnanın tarihi ile ilgili bilgi araştırırken Diba Makarna'nın internet sayfasında (www.dibamakarna.com) rastladığım bir yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum. :

İtalyanların “pasta – spaghetti”, Amerikalıların “spaghetti - noodles – macaroni”, İngilizlerin “pasta –macaroni”, Almanların Teigwaren - Spaetzli, Çinlilerin “mein”, Japonların “udon” adının verdikleri makarnanın kökenleri konusunda farklı fikirler üretilmiş olsa da, makarnanın tek bir kişi tarafından bulunmadığı ortak görüştür.
Makarnanın doğuş izlerine birkaç uygarlıkta birden rastlanabilir: Etrüsk ve Roma başta olmak üzere, Arap ve Çin uygarlıkları. Bazı Etrüsk mezarlarında makarna yapım aletleri bulunmuştur. Ev yapımı bu tür makarna, düz ve şeritler halinde kesilmiştir (daha sonra Romalılar tarafından “lagana” olarak adlandırılan bugünün lazanyası). Romalı yazar Apicius’un M.S.1. yüzyılda yazdığı de re coquinaia adlı kitapta bugünkü lazanyanın ilk tarifi yer alır.
Keşif gezilerinden çok önce bile makarnanın İtalya’da kullanılıyor olması, Marco Polo’nun Çin’den getirdiği pek çok yeniliğin arasında makarnanın yer almadığını gösterir. Ancak makarnanın antik dönemlerden (M.Ö. 1700-1100) beri Çin’de de kullanıldığı bilinmektedir.
19. yüzyılın sonuyla 20. yüzyılın başı arasında, makarna üretim teknolojisi değişmeye başladı. Makarna üretimi yüzyıllardır elle yoğurulan hamur kesilerek ve yine elle şekillendirilen parçalar güneşte kurutularak gerçekleştiriliyordu. 1890’da, sadece Cenevre eyaletinde, 62’si Porto Manrizio yakınında yer alan, 222 makarna fabrikası bulunmaktaydı. Bu fabrikaların yıllık ortalama üretimi 100.000 kg’dan fazla değildi.
İnsanların ilk makarna fabrikası ile tanışmaları çok eski değildir. Çin ve İtalyanlardan sonra makarna A.B.D.‘ye de girdi. İlk makarna fabrikası Brooklyn’de Fransız Antoine Zerge tarafından kuruldu. Birleşik Devletler’in ardından İsveç, Almanya, İngiltere’ye ve Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra tüm dünya ülkelerine yayıldı.


En iyi ve en lezzetli makarnalar durum buğdayından hazırlananlar oluyor genelde. Zaten Türk Gıda Kodeksi Makarna Tebliği’ne göre makarnanın mutlaka durum buğdayından irmik ve su karışımından yapılması gerekmekteymiş. Besleyici ve ekonomik bir gıda maddesi olmasından dolayı, ekmekten sonra en çok tüketilen besin maddesi makarna imiş (yine Diba Makarna sayfasındaki bilgiye göre).

Tabii ki ben de genel eğilimi bozmak istemeyenlerdenim :) Makarnayı çok seviyorum. Sizlere ilerleyen günlerde bol bol makarnalı lezzetler tarifleri aktaracağım.

Sevgilerimle.

30 Ocak 2008 Çarşamba

Arnavut Ciğeri

Vazgeçilmez mezelerden biri... Zaman zaman ana yemek olarak da tüketiyoruz. Yıllardır süregelen bir tartışma vardır arnavut ciğeri hazırlığı ile ilgili, ciğer yıkansın mı yıkanmasın mı diye. Su değerse piştiğinde sert olur diyenler var, yıkanmazsa zararlı olur diyenler var. Ben yıkıyorum. Sert olmasının sebebinin pişirme aşamasındaki yağın sıcaklığının az olması ve dolayısı ile daha uzun süre yağ ile temas ediyor olmasıdır diye düşünüyorum.
Arnavut ciğeri dana karaciğeri ile hazırlanan bir meze. Satın alırken kasaptan temizlemesini ve doğramasını istiyorum, dilerseniz bütün halinde alıp evde kendiniz de hazırlayabilirsiniz. Zarın ve sinirlerin iyice temizlenmesi gerekiyor. Çok keskin bir bıçak kullanmanızda fayda var, yumuşak olduğu için kolay parçalanabilir. Bir de " kuşbaşı " olarak tabir ettiğimiz büyüklükte doğranırsa daha lezzetli oluyor.

Malzemeler:
350 gr dana karaciğeri
Un
Toz kırmızı biber
Tuz/Vegeta
Kızartmak için sıvı yağ

Yapılışı:
Önce ciğer yıkanır ve suyunun süzülmesi için tel süzgeçte 5-6 dakika bekletilir. Bir kaba un elenir ve karıştırılır. İçine toz kırmızı biber, tuz/vegeta eklenir. Sıvı yağ derin bir tencereye konur ve iyice kızdırılır. Ciğer, unlu karışıma eklenir ve kap sallanarak ciğerlerin una bulanması sağlanır. Tenceredeki yağa parti parti ve üzerindeki fazla un silkelenerek atılır (Bir seferinde çok fazla atmayın yağa, sıkışmasınlar ki hemen pişebilsinler). 3-4 dakika rengi hafif kahverengi oluncaya kadar kızartılır ve kağıt havlu serilmiş tabağa alınır. Soğumadan servis edilir.

Servis Önerisi:
Arnavut ciğerinin olmazsa olmazı yanında tüketilen soğan piyazı. Ben birde küp doğranmış patates kızartıp yanında servis ediyorum. Soğan piyazı için malzemeleri biliyorsunuz, ancak tekrar yazmak istiyorum.

Malzemeler:
Kuru soğan ya da kırmızı soğan (kırmızı olanla daha iyi olur)
Maydanoz
Pulbiber
Sumak
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Soğanlar piyazlık doğranır (yarım ay şeklinde) ve üzerine biraz tuz serpilerek 2-3 dakika bekletilir. Sonra çok fazla bastırmadan soğanlar ovalanır ve acısı alınır. Yıkanır ve suyu süzdürülür. Bol maydanoz incecik kıyılır. Bir kapta piyazlık soğan, maydanoz, pulbiber, sumak ve tuz/vegeta karıştırılır. Soğan piyazınız hazırdır.

Afiyet olsun!

Patates Mücveri

Mezeleri çok severim. Hazırlanması basit ve çabuk, lezzetleri de çok güzel olur sevgiyle yapıldığında... Mücver de meze kategorisine alınabilir bence. İki türlü hazırlayabilirsiniz: ağır veya hafif. Kızartırsanız ağır, fırında pişirirseniz hafifcecik oluyor. En bilinen mücver kabak ile yapılanıdır. Patates ve havuç ile de yapılıyor. Size vereceğim tarif patatesli ve hafif olanı. Eğer ağır olanı tercih ederseniz aşağıda sıralayacağım malzemelerden yapacağınız karışımı, bir kaşık yardımı ile, kızdırılmış sıvı yağa koyarak kızartabilirsiniz. Ancak kızartacaksanız kabartma tozunu eklemeyin.

Malzemeler:
4 orta boy patates
1 çay bardağı süt
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı un
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 bütün yumurta
1 kibrit kutusu kadar beyaz peynir
2-3 dal taze soğan
Tuz/Vegeta
Maydanoz
Dereotu (isteğe bağlı)
Pulbiber (isteğe bağlı)

Yapılışı:
Patatesler ve peynir rendelenir. Taze soğan, maydanoz ve dereotu incecik kıyılır.
Yumurta ve süt birlikte çırpılır. Fırın 175 dereceye ayarlanır. Bütün malzemeler biraraya getirilir ve karıştırılır. Fırın tepsisi yağlanır ve yağlı kağıt serilir, karışım fırın tepsisine dökülür ve yaklaşık 30-35 dakika üzeri kızarıncaya kadar pişirilir.

Servis Önerisi:
Patates mücverini fırından çıkar çıkmaz hemen tepsiden çıkarmayın, biraz bekletin. Dilerseniz sıcak dilerseniz de soğuk tüketebilirsiniz. Sıcak yenilecekse bol köpüklü ayran ve nar ekşili çoban salatası ile, soğuk yenilecekse yoğurt ile servis edilir. Pişirmeden önce karışıma dilerseniz pulbiber ekleyebilirsiniz, yakışıyor.

Afiyet olsun!

28 Ocak 2008 Pazartesi

Yalancı Su Böreği

Televizyonda ne var diye öööyle bakınırken eski günler aklıma geldi birden. Çocukluğumda ve delikanlılığımda:), yani buluğ çağımda, annemle Kadıköy-Bahariye Caddesi'nde yaptığımız alışverişler sonrası gittiğimiz Saray Muhallebicisi'nde yediğimiz dumanı üstünde su böreği düştü aklıma... Annem, benden bezdiği için kendimizi buraya atardık diye şüpheleniyorum şimdi bu yaşımda :) Perişan ederdim annemi, Reis Ayakkabıcısı'nda özellikle... Okul için ayakkabılar oradan alınırdı. Tuttururdum illaki kırmızı alacağım diye... Çocukluk işte. Ne zaman daralsam kendimi Saray'da bulurum hala... Zaman zaman da su böreği yerken tabii :))
Hazırlamak öyle her babayiğidin harcı değildir, bu nedenle de bir çok "yalancı" tarifler var. Çabuk hazırlanan bir tarif buldum eskiden, yine bir yemek dergisinden fotokopi çekmişim ama derginin adı yazmıyor hiçbir yerinde.

Malzemeler:
1 yaprak yufka
1/2 paket fiyonk makarna
3 bütün yumurta
100 gr beyaz peynir
1 kibrit kutusu kadar kaşar peynir
1/4 demet maydanoz
1 tatlı kaşığı tereyağı
1/2 çay bardağı sıvı yağ
1 tatlı kaşığı yoğurt
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Makarna iyice haşlanır ve süzülür. Makarna pişerken kaşar peynir rendelenir, beyaz peynir çatalla ezilir. 2 yumurta çırpılır, maydanozlar incecik doğranır. Fırın 190 dereceye ayarlanır. Haşlanmış ve süzülmüş makarnaya çırpılmış 2 yumurta, tereyağı, sıvıyağ, maydanoz, tuz/vegeta ve peynirler ilave edilir, karıştırılır.
Yufka, yağlanmış ve/veya yağlı kağıt döşenmiş fırın tepsisine serilir. Yapılan karışım üzerine dökülür ve taşan yufka üzerine kapatılır. Kalan diğer yumurta çırpılır ve yoğurt ile karıştırılıp yufkanın üzerine sürülür. Yaklaşık 40-45 dakika fırında pişirilir. Fırından çıkarılınca birazcık ılınması beklenir (Çıkar çıkmaz kesilirse dağılabilir).

Afiyet olsun!

27 Ocak 2008 Pazar

Ayva Tatlısı


En sevdiğim tatlılardan biridir, özellikle üzerine kaymak konarak yenirse daha da muhteşem oluyor :) Bazıları pişirirken rengini koyultmak için lohusa şekeri veya gıda boyası ekliyor, ancak ben rengini tutturmak için ayvanın çekirdeklerini ve kabuklarını kullanıyorum, kısık ateşte uzun sürede pişiriyorum. Kıpkırmızı oluyor.

Malzemeler:
Ayva
1/2 Elma
Toz şeker
1 bardak su

Özel Not:
3 ayva için 2 su bardağı şeker... 6 ayva için 4 su bardağı şeker kullanıyorum.

Yapılışı:
Ayvalar soyulur, bir tanesi ve yarım elma rendelenir. Çekirdek ve zarları temizlenen ayvalar ters olarak tencereye konur. Birkaç adet ayva çekirdeği, soyulan kabuklardan birkaç tanesi tencereye konur. Rendelenmiş ayva ve elma serpiştirilir. 1 bardak su konur ve kısık ateşte yavaş yavaş kaynatılır. Ayvalar biraz yumuşayınca şeker eklenir, kısık ateşte suyunu çekene kadar yavaş yavaş pişirilir.

Servis Önerisi:
Piştiği tencerede soğutulan ayva tatlısı servis edilecek tabağa alınır. Ortasına pişince marmelat kıvamına gelen rendelenmiş ayva ve elma konur. Üzerine istenildiği kadar kaymak eklenir.



Afiyet olsun!

Tezpişti (Anneanne Tatlısı)

Anneannem çok leziz yemekler yapardı, bahsetmiştim. Lahana yemeklerini, özellikle kapuskayı çok severdi. Etli ve sirkeli-sarımsaklı pişirirdi, hmmm çok güzel olurdu. Bir anımızı yazıyorum hemen, gülmekten perişan olmuştuk hep beraber.
Birgün anneannem pazara gidiyor ve dolaşırken gördüğü bir şeyden alıp hemen eve gelip annemi arıyor ve şöyle diyor : "Melek, kızım. Biliyor musun tek kişilik lahanalar çıkmış !!! Çok sevindim hemen alıp geldim. Şimdi kendime kapuska yapacağım ". Annem şok olmuş tabii ve telaşla :" Annecim nedir onlar, böyle birşey çıkmadı ki. Sen dur sakın pişirme ben gelip bakacağım nedir diye" demiş. Beraber gittik hemen... Neymiş biliyor musunuz? Atom salata !!!!!! :))))))) Yeni çıkmıştı daha, nedir bunlar diye sormadan almış anneannem. Allah rahmet eylesin, inatla pişirmişti bize inanmayıp... Eriyip gitti tabii salata. O gün bugündür bizim evde atom salataya "tek kişilik lahana" denir.
Çok güzel de tatlılar hazırlardı. Bayramlarda büzme tatlı, ayrıca kabak tatlısı, ayva tatlısı vb. Kendine ayrı hazırlardı, şeker hastası olduğu için tatlandırıcı ile pişirirdi kendi yiyeceği kadarını. Bir de tezpişti vardı ki, aaaaaahhh aaaahhh. Ne tatlıydı ama. Annem de yapıyor, çok güzel oluyor. Ama ağır biraz, o yüzden bunca senedir bir ya da iki kere yaptım.
Adı nereden geliyor bilmiyorum,araştırmamışım da.

Malzemeler:

Hamuru için:
1/2 paket margarin
1 su bardağı süt
1 çimdik tuz
250 gr. un
1 su bardağı iri dövülmüş ceviz

Şerbet için:
3 su bardağı şeker
2 bardak su
Limon suyu

Üzeri için:
Sıvıyağ
1 çorba kaşığı yoğurt

Yapılışı:
Önce şerbet hazırlanır, su ve şeker birlikte kaynatılır. Göbek atmaya başlayınca limon suyu eklenir ve bir kenara alınır. Bu sırada fırın 190 dereceye ayarlanır ve ısıtılır. Hamur için önce margarin bir tencereye alınır, tuz ve süt eklenir, orta harlı ateşte kaynatılır. Margarin eriyince un eklenir ve devamlı karıştırılır. Dibini sarmaya başlayınca ocağın altı kapatılır. İri dövülmüş ceviz eklenerek tekrar karıştırılır. Isıya dayanıklı cam bir kaba hazırlanan karışım dökülür ve bastırarak iyice yerleştirilir. Havuç dilimi şeklinde kesilir, üzerine sıvıyağ ve yoğurt karışımı sürülerek fırına konur. Üzeri hafif kahverengi olana kadar pişirilir. Fırından çıkarılınca, daha önce hazırlanmış ve ılınmış şerbet üzerine dökülür.

Servis Önerisi:
Bu tatlıyı soğumaya yakın zamanda servis edebilirsiniz. Şerbetli tatlıları ılık yemeği sevenler için mükemmel olur. Dilerseniz tamamen soğuduktan sonra da sunabilirsiniz. Üzerine ekstra ceviz serpebilirsiniz.

Afiyet olsun!

Ekşili Çorba (Antep Usulü)

Yine bir Antep mutfağı klasiği, eeşili çorba:) Özellikle sarı mercimek ile yapılırsa daha lezzetli oluyor. Ekşiliği eklenen limon tuzu ile ayarlanıyor. Limon suyu ile yapmayı denedim bir keresinde, evde limon tuzum kalmamıştı. Aynı tada ulaşamadım, benzedi ancak aynı değildi. Pek çorbasever biri olmadığımı paylaşmıştım sizler ile ama yapmayı seviyorum. Çorbaların, özellikle soğuk günlerde insanların içini ısıtıp yüzüne sıcak bir gülümseme yerleştirmesine bayılıyorum.

Malzemeler:
1 su bardağı kırmızı mercimek (Sarı mercimek bulabilirseniz daha iyi)
1 küçük kuru soğan
1 çorba kaşığı biber salçası
1 çorba kaşığı domates salçası
1 çay kaşığı limon tuzu
Tuz/Vegeta
Nane
Toz kırmızıbiber
Sıvıyağ

Yapılışı:
Mercimek ayıklanır,yıkanır ve tencereye konur. Üzerine bir parmak çıkacak kadar su konur ve ayıklanmış soğana bıçakla birkaç çentik atılarak bütün halde tencereye eklenir. Suyunu çekene kadar orta harlı ateşte haşlanır. Ocağın altı kapatılır, pişmiş olan soğan tel süzgeçten geçirilir, mercimeğe katılır. Tuz/vegeta eklenir ve bir tahta kaşık yardımı ile mercimekler iyice ezilir (Blender'dan geçirmeyin, süzme mercimek gibi olmamalı). Salçalar ve limon tuzu eklenir ve tekrar iyice karıştırılır. Suyu eklenir ve tencere tekrar ocağa konur. Göbek atmaya başlayınca hazır demektir. Diğer bir tarafta sıvıyağ ile nane yakılır, toz kırmızıbiber eklenir. Hazırlanan bu karışım çorbaya ilave edilir.

Afiyet olsun!

26 Ocak 2008 Cumartesi

Tavuk Kokoreç

Herkes kokoreç yemez, bence çok şey kaçırıyorlar. Hele ki sokakta el arabalarında hazırlananlar muhteşem oluyor. Bazılarınızın " ayyyy, yenir mi hiç onlar " dediğini duyuyorum. Deneyene kadar ben de aynı şekilde düşünüyordum, ama tadını alınca bunca zaman neden hiç yememişim diye hayıflandım açıkçası. Yıllardır bol bol tüketerek arayı kapatmaya çalışıyorum :)
Evde hazırlamak isteyenler için kasapta satılanlar da var. Teflon tavada hazırlayabilirsiniz.
Denemeleri ve değişiklikler yapmayı seviyorum. Bir mutfak günümde tavuk etinden bir şeyler yapmayı denedim, ortaya çıkan yemek bence kokoreçe benzedi ben de adını tavuk kokoreç koydum. Çok basit bir tarif...

Malzemeler:
1 takım göğüs eti
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çorba kaşığı un
1 tatlı kaşığı domates salçası
Kekik
Pulbiber
Karabiber
Tuz/Vegeta
Domates
Sivri biber

Yapılışı:
Göğüs eti olabildiğince küçük küpler halinde doğranır. Domatesler ve biberler de küçük küpler halinde doğranır. Tavuk eti tencereye alınır ve orta harlı ateşte tahta kaşık yardımı ile kavrulmaya başlanır (Bu aşama biraz uzun sürebilir, tavuk eti önce suyunu salacak ve sonra çekecek). Suyunu çekmeye başladığı zaman yağ, salça, un, tuz/vegeta ve baharatlar eklenir ve karıştırılmaya devam edilir. Rengi dönmeye başladığında ateş yükseğe alınır ve hızlı hızlı karıştırılır. Kahverengi olana kadar işleme devam edilir ve iyice rengi dönünce tencere ateşten alınır.

Servis Önerisi:
Tavuk kokoreçi porsiyon halinde veya ekmekarası olarak sunabilirsiniz. Porsiyon olarak servis ettiğimde tabağa kızarmış ekmek dilimleri de koyuyorum. Doğranmış domates ve sivri biberleri kokoreçin üzerine ekliyorum. Ekmekarası servisini ise zaten biliyorsunuz. Önce ekmekleri açarak biraz tavada ısıtıyorum sonra hazırladığım tavuk kokoreçin üzerine biraz bastırarak tutuyorum ve sonra içerisine eti, domates ve sivribiberi koyuyorum. İsteğe göre biraz daha kekik ve pulbiber ekliyorum. Yanında da bol köpüklü ayran içilmesini tavsiye ediyorum.

Afiyet olsun !

Enginar Kalpli Dip

Karaciğer dostu enginarı çok severim. Evimizde çok pişerdi, daha çok zeytinyağlı olarak. İç baklalı, pirinçli ya da havuç-bezelye-patates karışımlı. Her türlüsüne dereotu çok yakışır. Enginar yedikten sonra hemen su içerdim, şeker yemiş gibi olurdu ağız tadım.
Çok zahmetlidir ayıklaması. Pazardan canlı renkli yeşil renkte olanları özenle seçer anneciğim. Eve gelir gelmez başlar ayıklamaya. Benim ise hep başım ağrırdı nedense :) Annem kadar çalışkan değilim sanırım. Şimdi bile ayıklanmışlarından alıyorum, bazen de konserve olanlarından.
Bir de enginar kalbi var biliyorsunuz, bunlar daha da faydalı. Salatası yapılıyor, yemeklere katılıyor. Tabii ki biraz da ağırlaştırılmış hali var : kızartması da yapılıyor :)
Yazacağım tarifi yeni edindiğim ve çok ama çok beğendiğim ilginç bir yemek kitabından aldım. Gamze Bursa tarafından özenle hazırlanmış " net 425g e " isimli bir yemek kitabı. Mutlaka almanızı tavsiye ediyorum. Çok modern ve orjinal bir kitap...
Enginar kalpli dip, açık büfe davetlerinizde sunabileceğiniz çok güzel bir dip... Rokfor peynirini de çok sevdiğim için favorim oldu.

Malzemeler:
12 adet enginar kalbi (konserve)
1 dal tarhun otu
2 çorba kaşığı sızma zeytinyağı
3/4 su bardağı rokfor peyniri
1/2 çay kaşığı karabiber

Yapılışı:
Enginar kalpleri ve tarhun otu rondo veya blender'a konur, üzerine zeytinyağı dökülür ve kıyılır. Diğer tarafta rokfor peyniri bir çatal yardımı ile ezilir. Rondo'da/blender'da hazırlanmış enginara eklenir,karabiber serpilir. Servis edilecek kaseye veya tabağa alınır (Peynir tuzlu olduğu için bu tarifte tuz kullanılmıyor, size tuzu az gelirse ekleyebilirsiniz).

Servis Önerisi:
Sunumu kızarmış baget ekmek dilimleri ile yapılıyor. Cips ile denedim, bence çok güzel oldu. Rokfor peyniri sevmiyorsanız yumuşak bir peynir veya lor peyniri ile de hazırlayabilirsiniz diye düşünüyorum, Gamze Hanım'dan özür dileyerek...

Afiyet olsun !

Maitre d'hotel tereyağı

Yine Boyut Yayın Grubu'nun " ev yemekleri " isimli kitabından aldığım bir tarif. Aslında çoğumuzun bildiği bir yöntem, yine de paylaşmak istedim. Brunch'larda sıcak kruasan veya kızarmış ekmeklere sürülen, bazı çilingir sofralarında görülebilen, et ve tavuk yemeklerinde de kullanılan bir yağ. Size yazacağım tarif klasik olanı. Dilerseniz eklemeler yapabilirsiniz.

Malzemeler:
90 gr tuzsuz, yumuşatılmış tereyağı
2 tatlı kaşığı doğranmış maydanoz
2 tatlı kaşığı limon suyu
Tuz/Vegeta
Karabiber (isteğe bağlı)

Yapılışı:
Hazırlamak için tahta kaşık kullanmanızı öneriyorum. Yumuşatılmış tereyağı tahta kaşık yardımı ile krema kıvamına gelene kadar bir kasede karıştırılır. Bir tutam tuz/vegeta, karabiber ve maydanoz ilave edilir. 2 tatlı kaşığı limon suyu damla damla eklenerek karıştırılmaya devam edilir. Limon suyu iyice yedirildikten sonra tereyağı kısa bir süre buzdolabında bekletilir, biraz katılaşması sağlanır. Buzdolabından çıkartılarak yağlı kağıda konur ve rulo yapılır, tekrar dolaba kaldırılır.
Bu yağı bol miktarda hazırlayıp buzlukta saklayabilirsiniz, kullanmak istediğinizde elinizde hazır olur böylece.

Afiyet olsun!

Maydanoz Sosu

Izgara et ve tavuk yemeklerini farklı soslar ile tamamlamayı seviyorum. Değişik tatlar ve sunuş şekilleri ortaya çıkıyor. Her seferinde değişik bir yemek yapıyormuşum gibi geliyor :) Sofrada monotonluk olmuyor böylece. Salçalı, yoğurtlu, kremalı soslar, aromalı veya taze otlu yağlar... Birçok farklı sos... Et yemeklerine en çok yakışanlardan biri olduğunu düşündüğüm sosu paylaşıyorum sizler ile, maydanoz sosu. Boyut Yayın Grubu tarafından çıkartılan " ev yemekleri " isimli ilginç tariflerin olduğu bir yemek kitabından aldım bu tarifi. Genelde çok davetli olduğunda yapıyorum, bu yüzden ölçüler fazla gelmesin size.

Malzemeler (1 veya 1,5 kg et için):
50 gr tereyağı
1+1/2 çorba kaşığı un
400 ml süt
150 ml et suyu (tavuk için tavuk suyu)
3 çorba kaşığı maydanoz
Tuz/Vegeta
Karabiber

Yapılışı:
Tereyağı bir tencereye konur, orta harlı ateşte eritilir. Un eklenip kokusu çıkana kadar karıştırılır. Tencere ateşten alınır, süt ve et suyu eklenir, kalınlaşana kadar çırpılır. Tencere tekrar ocağa konur ve sos kıvama gelene kadar karıştırılır. Tuz/vegeta, karabiber ve maydanoz eklenir.

Servis Önerisi:
Isıtılmış bir sos kasesinde sofraya getirebilirsiniz ya da eti mutfakta tabaklara servis yapıyorsanız, sosu doğrudan tencereden etin üzerine koyabilirsiniz.

Afiyet olsun !

24 Ocak 2008 Perşembe

Mercimek Köftesi



Bir zamanlar Antep'li bir ailenin geliniydim. Antep yemeklerinin ününü, lezzetini anlatmak için sayfalar dolusu yazmak gerekir. Yemeklerin tadı; hazırlanma aşamasındaki özen, malzemeler ve zorluk ile orantılı... Ne kadar uğraştırırsa o kadar leziz oluyorlar, tecrübe ile sabit:) Gerekli malzemeler büyük bir özen ile seçiliyor. Aslında hepimiz böyle yapıyoruz, ancak Antep yemekleri için seçimler biraz farklı. Siyah et (çiğ köftelik yağsız et) şuradan, simit (ince bulgur) buradan, meşhur Antep peyniri senenin Nisan ayı mahsülü vb. vb...
Sevgi Anne, eski eşimin annesi, yemekleri yaparken dikkatle izlerdim. Eklemelerin sırası var, yolu yordamı var.
Özetle: Farklı... Lezzetli... Acı... Kırmızı...
Bir çoğumuzun severek yediği mercimek köftesinin Sevgi Anne tarifini vereceğim sizlere. Canım çekti vallahi, hafta sonu yapmak farz oldu artık.

Malzemeler:
1 su bardağı kırmızı mercimek veya sarı mercimek
1+1/2 su bardağı ince bulgur (simit)
Biber Salçası
Domates Salçası
1 baş kuru soğan
Toz kırmızı biber
Pulbiber
Sıvı yağ veya zeytinyağı
1 bağ taze soğan
1 demet maydanoz
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Mercimek ayıklanır, tencereye konur ve üzerine 1 parmak çıkacak kadar su eklenerek orta harlı ateşte haşlanır. Mercimekler şişip pişince ocak kapatılır, tuz/vegeta eklenir ve tahta kaşık yardımı ile iyice "özenir" (ezilir). Kıvamı bozadan biraz daha kalın olmalı ve bulguru ıslatacak kadar sulu kalmalı. Bulgur eklenir ve tencerenin kapağı kapatılarak bulgurun suyu içmesi için bir kenarda bekletilir. Diğer tarafta soğan doğranır, yağda pembeleşinceye kadar kavurulur. Salçalar, toz kırmızı biber eklenir ve karıştırılır. Taze soğanlar ve maydanozlar incecik kıyılır. Ilınmış bulgurlu mercimek yoğurulur, hazırlanan salçalı soğanlar eklenir, pulbiber konur ve yoğrulmaya devam edilir. İstenirse tuz ilavesi yapılır. Malzemeler bütünleşince kıyılmış yeşillikler eklenir. Şekil vererek servis edilecek tabağa dizilir. Fazla olacağını düşünüyorsanız top halinde birleştirip (baba topağı), üzerini strech-film ile örterek 1-2 saat bekletebilirsiniz.
Bir ipucu : Yeşillikler eklendikten sonra çok fazla yoğurmamanızı öneriyorum. Taze soğan ve maydanozlar diriliklerini fazla kaybetmemeli...

Servis Önerisi:
Mercimek köftesini yeşil salata/atom salata yaprakları ve limon dilimleri ile servis edebilirsiniz. Limon genelde çiğköfte eşliğinde verilir ancak mercimek köftesini limon sıkarak yemek isteyen de olabilir. Yanında bol köpüklü ayran ve açık ekmek (lavaş diyebiliriz) ile de servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun !

Terbiyeli Domates Çorbası

Öyle çok fazla çorbasever biri değilim, belki de eskiden çok fazla pişirdiğim içindir kimbilir :) Domates çorbasının yeri ayrıdır ama... Şöyle kıvamlı,varsa üzerine biraz kaşar peyniri rendesi eklenmiş, buram buram domates kokan ve bembeyaz zarif bir kasede servis edilen çorbaya kimse hayır diyemez, ben bile... Temel çorba tariflerine bazı eklemeler yaparız hepimiz, farklı lezzetler yakalamaya çalışırız. Vereceğim tarife istediğiniz, yakışacağını düşündüğünüz eklemeleri yapabilirsiniz.
Benim ölçülerim yarı göz kararı yarı bardak yarı kaşıkla biliyorsunuz artık.

Malzemeler:
Un
Yağ (sıvı+margarin karışımı kullanabilirsiniz)
Domates salçası
1 bütün yumurta
1 su bardağı süt
3-4 damla limon suyu
1 bardak su
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Yağ ve un, un kokusu çıkana kadar orta harlı ateşte kavurulur. Domates salçası ve su eklenir, kaynatılmaya başlanır. Ayrı bir kapta 1 yumurta çırpılır. Süt, limon suyu ve 1 bardak su eklenerek karıştırılır. Kaynamakta olan çorbadan bir kaşık alınır ve bu karışımın içine eklenerek yumurta alıştırılır. Tel süzgeçten geçirilerek pişmekte olan çorbaya ilave edilir. Tuz/vegeta eklenir ve kaynatılır.

Servis Önerisi:
Klasik sunum bildiğiniz üzere rende kaşar ile. Zaman zaman kruton ile de servis ediyorum. Eğer seviyorsanız çorbayı kaseye aktardıktan sonra üzerine bir tatlı kaşığı pesto sos ekleyebilirsiniz, farklı bir lezzet oluyor.

Afiyet olsun !

Mamelika

İrmikli tatlılar, diğer tatlılara oranla daha az yapılıyor gibi sanki. Revani en çok bilinen irmikli tatlılardandır. Vereceğim tarifi nereden aldığımı hatırlamıyorum. Tatlının ismi ilginç gelmişti yalnız, araştırmıştım. Aynı isimde bir yemek var ! Aslında mıhlama... Tereyağı ile kavrulan mısır ununun içerisine kaşar peyniri ilavesi ile hazırlanıyor, taze soğan ile birlikte çok güzel oluyor. Neden bu tatlıya aynı isim verildiğini inanın bilmiyorum. Belki de kıvam olarak aynı oluyordur. Gerçekten çok hafif ve lezzetli bir tatlı, hazırlama aşaması biraz uzun sürüyor ama değiyor :) Bir gün önceden yapılırsa lezzeti daha iyi oturuyor.

Malzemeler:
1 lt süt
1 su bardağı irmik
6 çorba kaşığı toz şeker
200 gr. fındık veya ceviz (irice dövülmüş)
hindistan cevizi (isteğe bağlı)
tarçın
bir fiske tuz

Yapılışı:
Süt derin bir tencereye konur, irmik, bir fiske tuz ve şeker eklenir. Orta harlı ateşte kaynayıncaya kadar karıştırılarak pişirilir, devamlı karıştırmak gerekiyor. Kaynayınca karıştırma bırakılıp kısık ateşte 10 dakika daha pişirilir. Pişen karışımın yarısı istenilen formda bir cam kaba boşaltılır. Üzerine irice dövülmüş fındık veya ceviz ayrıca istenirse hindistan cevizi de konur. Kalan karışım üzerine boşaltılır. Biraz ılınınca buzdolabına kaldırılır. Servis etmek için tabağa ters çevrilir, üzerine tarçın serpilir.

Servis Önerisi:
Bu tatlıyı dilerseniz muhallebi koyduğunuz kaselere tek porsiyonluk olarak da hazırlayabilirsiniz. Ben genelde biraz derin yuvarlak bir cam kasede hazırlıyorum bu tatlıyı. Önce kaseye strech-film veya buzdolabı poşetini ortadan ikiye bölerek koyuyorum ki, tatlıyı servis edeceğim tabağa ters-yüz ederken kaseye yapışıp kalmasın... Servis ederken çilek, kivi gibi meyve sosları ile sunabilirsiniz.

Afiyet olsun !

20 Ocak 2008 Pazar

Soslu Tavuk

Sevdiğim bir büyüğümden öğrendiğim bir tariftir. Kalabalık bir ailenin babaannesi... Eskiden tavuğun istenilen parçası alınamazdı, bütün satılırdı hep. Sofrada but seven üçüncü kişi olursa iki but üçe bölünürdü ya da alınırken iki tavuk alınırdı. Şimdi istediğimiz kısmı alabiliyoruz, kolaylık oldu bence. Bu yemeği tavuğun istediğiniz kısmı ile yapabilirsiniz, ancak göğüs eti ile daha iyi oluyor. Piştiğinde biraz kuru olur o kısım, bilirsiniz. Eklenenler ile daha leziz hale geliyor. Barbekü tavuğa benzetti bir keresinde bir arkadaşım (Salçasını kendi damak zevkime göre fazla koymuştum o sefer, sanırım bu yüzden). Baharat miktarını isteğinize göre belirleyebilirsiniz. Hemen bir ipucu : Bu yemeği karnıyarık tenceresinde hazırlıyorum, daha iyi pişiyor.

Malzemeler:
1 takım göğüs eti
2 çorba kaşığı yoğurt
2-3 diş sarımsak
1/2 çorba kaşığı Biber salçası
1/2 çorba kaşığı Domates salçası
Limon suyu
Toz şeker
Zeytinyağı
Kimyon
Karabiber
Pulbiber
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Tavuk göğüs eti iyice yıkanır, zarları ve varsa kalan kıkırdaklar temizlenir. Kağıt havlu ile fazla suyu alınır. Oldukça iri parçalar halinde doğranır ve bir tabağa aktarılır. Yemeğin pişeceği tencerenin içerisine yoğurt, ezilmiş sarımsaklar, bir miktar zeytinyağı, salçalar, tuz/vegeta, biraz toz şeker, birkaç damla limon suyu ve baharatlar konur, karıştırılarak kalın bir sos elde edilir. Bu sosa doğranmış tavuk etleri katılır ve birlikte karıştırılır (Bu aşamayı elle yapmanızı tavsiye ederim, sos etlere daha iyi bulanıyor böylece). Tencere yaklaşık 1 saat kadar buzdolabında bekletilir. Süre dolduğunda tencere ocağa konur biraz oda sıcaklığında bekletilir ve son bir kez içindekiler karıştırılır. Sonra orta harlı ateşte, tavuk etleri suyunu bırakıp çekene kadar pişmeye bırakılır. Bundan sonraki aşama isteğe bağlı... Etlerin yanmamasına dikkat ederek biraz kuvvetli ateşte 5-6 dakika tutuyorum bazen, mangalda hazırlanmış gibi oluyor.

Servis Önerisi:
Klasik sunum beyaz pirinç pilavı ile... Ancak bu yemeği istediğiniz tür bir pilav ile sunabilirsiniz. Patates püresi, ıspanak püresi vb gibi püreler eşliğinde de servis edebilirsiniz. Hatta yine bir seferinde ertesi gün kalan parçaları ince şeritler halinde doğrayıp kendimce bir sezar salata denemesi yapmıştım. Acılı sezar :)

Bir uyarı: Tavuk eti ile çalıştıktan sonra eller su ile çalkalanmak yerine mutlaka sabun ile yıkanmalıdır, çünkü bu et diğer etlere oranla daha hızlı bakteri edinmeye eğilimlidir.

Afiyet olsun !

16 Ocak 2008 Çarşamba

Krem Şokola (İncim Tatlısı)

Tatlı yemek için hep bir bahanemiz olur. Canımız sıkılır yeriz, seviniriz yeriz, bayramlarda bol bol tüketiriz. Tatlıların tadı en iyi aç karnına çıkar diyorum, başka da birşey demiyorum :) Denediniz mi hiç bilmiyorum ama açken daha güzel ve leziz gözüküyorlar gözüme. Komik bir sır vereceğim : Küçükken midemde tatlı için ayrı yer var sanırdım. Ne yersem yiyeyim mutlaka tatlıyı alacak bir yer vardır diye düşünürdüm. Nasıl? :)
Bizdeki tatlılar da diğer yiyecekler kadar süslü olur, ah aaaahhhh. Çok sevdiğim ve erkenden uğurladığımız büyük teyzemin yaptığı tatlılardan birinin damağımda ayrı bir yeri vardır, krem şokola. Teyzemin adı İnci'ydi, kendisine İncim derdim. Onun anısına bu tatlının adını İncim Tatlısı koydum. Severek yersiniz umarım. Yaparken bir de sevgilerinizi gönderirseniz eminim çok mutlu olur.

Malzemeler:
1+1/2 çay fincanı toz şeker
1/2 çay fincanı buğday nişastası
1 yumurta
4 çorba kaşığı kakao
1+1/2 kg. süt
1 fiske tuz

Yapılışı:
Yumurta ve şeker birlikte karıştırılır, içine buğday nişastası ve kakao elenir ve karıştırmaya devam edilir. Bir fiske tuz ve süt eklenir. Orta harlı ateşte kaynatılmaya başlanır. Muhallebi kıvamına gelene kadar, karıştırarak pişirilir.
Kaselere paylaştırılır ve ılınınca buzdolabına kaldırılır (Evde kalan çikolata varsa rendeliyorum ve pişirme aşamasında karışıma ekliyorum,tavsiye ederim).

Servis Önerisi:
Bu tatlıyı dilerseniz meyve eşliğinde sunabilirsiniz. Kaselerin önce yarısına kadar tatlıyı doldurun biraz donmasını bekleyin, üzerine evde kalan kek parçaları veya varsa bisküit koyun. Sonra tekrar tatlı ile kaplayın. Soğuduktan sonra üzerlerine dilediğiniz bir meyveyi ya da meyveleri dilimleyin, biraz hindistan cevizi serpin öyle servis edin.

Afiyet olsun !

Mayonez

Annemin mutfakta ne kadar becerikli bir hanım olduğundan uzun uzuuuunnn bahsetmiştim size. Biz küçükken sağlıklı büyümemiz için hazırlanabilecek herşeyi evde yapardı. Kolayı bile... Ev kolası :) O nasıl birşey diyorsunuz, duyuyorum. Meyankökü şurubu tabii ki :) Soğutulmuş ve cam şişelere doldurulmuş olarak buzdolabımızda her zaman bulunurdu. Bizim nesil saftır biraz, benim yaşımda olanlar ne demek istediğimi anlar. İnanırdık vallahi, bayıla bayıla içerdik ev kolasını :)))
Evde yapılanlardan biri de mayonezdi. Dışarıdan alınmazdı ki zaten böyle şeyler, genelde evde hazırlanırdı. Havuçlar, patatesler, bezelyeler, yumurtalar ayrı ayrı tencerelerde haşlanır. Mümkün olduğunca hepsi aynı büyüklükte doğranır. Evde yapılmış salatalık turşusu varsa o da diğerleri ile aynı boyda doğranır... Tavla zarı büyüklüğünde... Sonra hepsi bir kapta birleştirilir, tuzu konur ve 1-2 kaşık ev yapımı mayonez ile harmanlanıp servis tabağına alınırdı. Üzerine mayonez dökülüp bıçak yardımı ile düzlenip istenilen şekilde süslenirdi. Mis gibi amerikan/rus salatası... Arasındaki fark yok sanıyordum ama varmış. Yumurtalı olursa rus, olmazsa amerikan deniyormuş. Hmmm, yoksa tam tersi miydi? Hay allah karıştırdım. Doğrusunu öğrenip yazarım mutlaka. Şimdi alıyoruz hazır garnitürleri, tabağa koyup üzerine hazır mayonezi de ekleyip salata yaptık diyoruz. Oluyor tabii ki, ama tat bambaşka... Birçoğunuzun, edindiğiniz tarifleri yazdığınız bir defteriniz vardır, benim de var. Bu akşam o defteri karıştırırken annemin verdiği mayonez tarifini buldum o yüzden yazmaya karar verdim. Diyorum ya hep, bizim evde çoğu tarif göz kararıdır. Siz yine hazırlamak istediğiniz şekilde miktarı belirleyeceksiniz.
Kıvamı tutturmak zordur bilirsiniz ancak bu tarif her zaman tutar. Beni hiç utandırmadı :)

Malzemeler:
1/2 su bardağından bir parmak fazla buğday nişastası
1 bardak su
1 bütün yumurta
1 su bardağı zeytinyağı
Sirke
Limon suyu
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Buğday nişastası su ile orta harlı ateşte koyulana kadar karıştırılır (Nişasta çabuk dibini sarar bilirsiniz, bu aşama çok önemli o yüzden) ve soğumaya bırakılır. Soğuduktan sonra nişastanın yarısı rondo'ya alınır. 1 yumurta, 1 su bardağı zeytinyağı, biraz sirke, birkaç damla limon suyu, tuz/vegeta eklenir ve koyulaşana kadar çırpılır. Nişastanın diğer yarısı ile de aynı miktar diğer malzemeler rondo'ya alınır ve karıştırılır. Cam kavanoz veya cam bir saklama kabına alınıp buzdolabına konur.

Afiyet olsun!

15 Ocak 2008 Salı

Kızartmalar

Ne çok severiz şu kızartmaları... Patlıcan, kabak, biber, havuç ve saymakla bitmeyecek diğerleri... Birkaç kişi bir araya geldiğimizde yaptığımız " Aman canım zararlı aslında, kalorisi yüksek " benzeri sağlıklı sohbetlerden çok kısa bir süre sonra bile canımız çektiğinde hemencecik hazırlayıverdiğimiz şeyler...Yaz mevsiminde dolaptan eksik etmediklerimiz, pikniklere giderken baş köşede olanlar... Davet sofralarında bile şekil şekil kendine yer bulan lezzetler... Ben havuç kızartmasını çok severim mesela. Hepsi ayrı güzel, ancak havuç başka:)
Çeşit çeşit soslar hazırlarız birlikte yemek için. Acılı-acısız, sarımsaklı-sarımsaksız, yoğurtlu-yoğurtsuz... Nasıl severseniz.
Hepinizin mutlaka bildiği iki tarif eklemek istiyorum. Biri sos diğeri de kızartma için hamur (Hamurun tarifini uzun bir süre önce bir yemek dergisinde görmüştüm, ancak hangi dergi olduğunu kayıt etmemişim defterime... Miktarlarını değiştirmişim notlarıma göre). Sostaki malzemeler göz kararı. Hazırlayacağınız kızartma miktarına ve damak zevkinize göre siz belirleyeceksiniz.

1- Kızartma Sosu:

Malzemeler:
Domates
Sarımsak
Zeytinyağı
Sirke
Tuz/Vegeta

Yapılışı :
Domatesler iyice yıkanır. Ortalarından kesilir ve biraz sıkılarak çekirdekleri bir kaseye çıkarılır. Sosun hazırlanacağı tencereye domatesler rendelenir . Zeytinyağı eklenir ve orta harlı ateşte kaynatılmaya başlanır. Tuz/Vegeta ve sirke eklenir.
Sarımsaklar küçük küçük doğranır ve pişmekte olan domatese eklenir (Ezmek isterseniz yapabilirsiniz ancak küçük parçalar halinde olunca sos daha güzel oluyor). Domates suyunu çekince sos pişmiş demektir.

Bir-iki öneri: Rendelediğim domateslerin kabuklarını atmıyorum, çıkardığım çekirdekler ile birlikte tel süzgece koyup tencerede kaynamakta olan rendelenmiş domateslerin üzerine sıkıyorum. Böylece domateslerin suyunu da kullanmış oluyorum. Sos daha lezzetli oluyor. Sebzeleri kızartmaya devam ederken sosu hazırlarsanız eş zamanlı bitirmiş olursunuz. Servis edeceğiniz tabağa sıcak sebzeleri koyup sonra sosu üzerine döküp birlikte ılınmalarını sağlayın. Bu şekilde kızartmalar sosu daha fazla içine çekiyor. Hmmmm, çok leziz :)

2- Kızartma Hamuru:

Malzemeler:
1 çay bardağı un
1 çay bardağı nişasta (mısır nişastası daha iyi oluyor)
1 çay bardağı soda/madensuyu
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Un ve nişastayı birlikte bir kaba eliyoruz, sonra yavaş yavaş sodayı/madensuyunu ekleyerek karıştırıyoruz. Tuz/Vegeta ekliyoruz. Topak kalmayana kadar karıştırmaya devam ediyoruz. Dilerseniz mikser ile karıştırabilirsiniz. Yoksa çırpma teli ile de oluyor. Kıvamı krep hamurundan birazcık daha akışkan olmalı. Kızartma yapılacak sebzeleri bu hamur ile buluyoruz ve fazlasını akıtıp sebzeleri kızgın yağa atıyoruz.
Kızartmalar pofuduk pofuduk oluyor.

Afiyet olsun!