31 Ocak 2008 Perşembe

Makarna

Makarnalar... Bir solukta sayılamayacak kadar çok çeşidi var. Makarna dendiğinde ilk aklımıza gelen ülke İtalya hiç kuşkusuz, ancak farklı uygarlıklarda da rastlanmış. Makarnanın tarihi ile ilgili bilgi araştırırken Diba Makarna'nın internet sayfasında (www.dibamakarna.com) rastladığım bir yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum. :

İtalyanların “pasta – spaghetti”, Amerikalıların “spaghetti - noodles – macaroni”, İngilizlerin “pasta –macaroni”, Almanların Teigwaren - Spaetzli, Çinlilerin “mein”, Japonların “udon” adının verdikleri makarnanın kökenleri konusunda farklı fikirler üretilmiş olsa da, makarnanın tek bir kişi tarafından bulunmadığı ortak görüştür.
Makarnanın doğuş izlerine birkaç uygarlıkta birden rastlanabilir: Etrüsk ve Roma başta olmak üzere, Arap ve Çin uygarlıkları. Bazı Etrüsk mezarlarında makarna yapım aletleri bulunmuştur. Ev yapımı bu tür makarna, düz ve şeritler halinde kesilmiştir (daha sonra Romalılar tarafından “lagana” olarak adlandırılan bugünün lazanyası). Romalı yazar Apicius’un M.S.1. yüzyılda yazdığı de re coquinaia adlı kitapta bugünkü lazanyanın ilk tarifi yer alır.
Keşif gezilerinden çok önce bile makarnanın İtalya’da kullanılıyor olması, Marco Polo’nun Çin’den getirdiği pek çok yeniliğin arasında makarnanın yer almadığını gösterir. Ancak makarnanın antik dönemlerden (M.Ö. 1700-1100) beri Çin’de de kullanıldığı bilinmektedir.
19. yüzyılın sonuyla 20. yüzyılın başı arasında, makarna üretim teknolojisi değişmeye başladı. Makarna üretimi yüzyıllardır elle yoğurulan hamur kesilerek ve yine elle şekillendirilen parçalar güneşte kurutularak gerçekleştiriliyordu. 1890’da, sadece Cenevre eyaletinde, 62’si Porto Manrizio yakınında yer alan, 222 makarna fabrikası bulunmaktaydı. Bu fabrikaların yıllık ortalama üretimi 100.000 kg’dan fazla değildi.
İnsanların ilk makarna fabrikası ile tanışmaları çok eski değildir. Çin ve İtalyanlardan sonra makarna A.B.D.‘ye de girdi. İlk makarna fabrikası Brooklyn’de Fransız Antoine Zerge tarafından kuruldu. Birleşik Devletler’in ardından İsveç, Almanya, İngiltere’ye ve Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra tüm dünya ülkelerine yayıldı.


En iyi ve en lezzetli makarnalar durum buğdayından hazırlananlar oluyor genelde. Zaten Türk Gıda Kodeksi Makarna Tebliği’ne göre makarnanın mutlaka durum buğdayından irmik ve su karışımından yapılması gerekmekteymiş. Besleyici ve ekonomik bir gıda maddesi olmasından dolayı, ekmekten sonra en çok tüketilen besin maddesi makarna imiş (yine Diba Makarna sayfasındaki bilgiye göre).

Tabii ki ben de genel eğilimi bozmak istemeyenlerdenim :) Makarnayı çok seviyorum. Sizlere ilerleyen günlerde bol bol makarnalı lezzetler tarifleri aktaracağım.

Sevgilerimle.

30 Ocak 2008 Çarşamba

Arnavut Ciğeri

Vazgeçilmez mezelerden biri... Zaman zaman ana yemek olarak da tüketiyoruz. Yıllardır süregelen bir tartışma vardır arnavut ciğeri hazırlığı ile ilgili, ciğer yıkansın mı yıkanmasın mı diye. Su değerse piştiğinde sert olur diyenler var, yıkanmazsa zararlı olur diyenler var. Ben yıkıyorum. Sert olmasının sebebinin pişirme aşamasındaki yağın sıcaklığının az olması ve dolayısı ile daha uzun süre yağ ile temas ediyor olmasıdır diye düşünüyorum.
Arnavut ciğeri dana karaciğeri ile hazırlanan bir meze. Satın alırken kasaptan temizlemesini ve doğramasını istiyorum, dilerseniz bütün halinde alıp evde kendiniz de hazırlayabilirsiniz. Zarın ve sinirlerin iyice temizlenmesi gerekiyor. Çok keskin bir bıçak kullanmanızda fayda var, yumuşak olduğu için kolay parçalanabilir. Bir de " kuşbaşı " olarak tabir ettiğimiz büyüklükte doğranırsa daha lezzetli oluyor.

Malzemeler:
350 gr dana karaciğeri
Un
Toz kırmızı biber
Tuz/Vegeta
Kızartmak için sıvı yağ

Yapılışı:
Önce ciğer yıkanır ve suyunun süzülmesi için tel süzgeçte 5-6 dakika bekletilir. Bir kaba un elenir ve karıştırılır. İçine toz kırmızı biber, tuz/vegeta eklenir. Sıvı yağ derin bir tencereye konur ve iyice kızdırılır. Ciğer, unlu karışıma eklenir ve kap sallanarak ciğerlerin una bulanması sağlanır. Tenceredeki yağa parti parti ve üzerindeki fazla un silkelenerek atılır (Bir seferinde çok fazla atmayın yağa, sıkışmasınlar ki hemen pişebilsinler). 3-4 dakika rengi hafif kahverengi oluncaya kadar kızartılır ve kağıt havlu serilmiş tabağa alınır. Soğumadan servis edilir.

Servis Önerisi:
Arnavut ciğerinin olmazsa olmazı yanında tüketilen soğan piyazı. Ben birde küp doğranmış patates kızartıp yanında servis ediyorum. Soğan piyazı için malzemeleri biliyorsunuz, ancak tekrar yazmak istiyorum.

Malzemeler:
Kuru soğan ya da kırmızı soğan (kırmızı olanla daha iyi olur)
Maydanoz
Pulbiber
Sumak
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Soğanlar piyazlık doğranır (yarım ay şeklinde) ve üzerine biraz tuz serpilerek 2-3 dakika bekletilir. Sonra çok fazla bastırmadan soğanlar ovalanır ve acısı alınır. Yıkanır ve suyu süzdürülür. Bol maydanoz incecik kıyılır. Bir kapta piyazlık soğan, maydanoz, pulbiber, sumak ve tuz/vegeta karıştırılır. Soğan piyazınız hazırdır.

Afiyet olsun!

Patates Mücveri

Mezeleri çok severim. Hazırlanması basit ve çabuk, lezzetleri de çok güzel olur sevgiyle yapıldığında... Mücver de meze kategorisine alınabilir bence. İki türlü hazırlayabilirsiniz: ağır veya hafif. Kızartırsanız ağır, fırında pişirirseniz hafifcecik oluyor. En bilinen mücver kabak ile yapılanıdır. Patates ve havuç ile de yapılıyor. Size vereceğim tarif patatesli ve hafif olanı. Eğer ağır olanı tercih ederseniz aşağıda sıralayacağım malzemelerden yapacağınız karışımı, bir kaşık yardımı ile, kızdırılmış sıvı yağa koyarak kızartabilirsiniz. Ancak kızartacaksanız kabartma tozunu eklemeyin.

Malzemeler:
4 orta boy patates
1 çay bardağı süt
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı un
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 bütün yumurta
1 kibrit kutusu kadar beyaz peynir
2-3 dal taze soğan
Tuz/Vegeta
Maydanoz
Dereotu (isteğe bağlı)
Pulbiber (isteğe bağlı)

Yapılışı:
Patatesler ve peynir rendelenir. Taze soğan, maydanoz ve dereotu incecik kıyılır.
Yumurta ve süt birlikte çırpılır. Fırın 175 dereceye ayarlanır. Bütün malzemeler biraraya getirilir ve karıştırılır. Fırın tepsisi yağlanır ve yağlı kağıt serilir, karışım fırın tepsisine dökülür ve yaklaşık 30-35 dakika üzeri kızarıncaya kadar pişirilir.

Servis Önerisi:
Patates mücverini fırından çıkar çıkmaz hemen tepsiden çıkarmayın, biraz bekletin. Dilerseniz sıcak dilerseniz de soğuk tüketebilirsiniz. Sıcak yenilecekse bol köpüklü ayran ve nar ekşili çoban salatası ile, soğuk yenilecekse yoğurt ile servis edilir. Pişirmeden önce karışıma dilerseniz pulbiber ekleyebilirsiniz, yakışıyor.

Afiyet olsun!

28 Ocak 2008 Pazartesi

Yalancı Su Böreği

Televizyonda ne var diye öööyle bakınırken eski günler aklıma geldi birden. Çocukluğumda ve delikanlılığımda:), yani buluğ çağımda, annemle Kadıköy-Bahariye Caddesi'nde yaptığımız alışverişler sonrası gittiğimiz Saray Muhallebicisi'nde yediğimiz dumanı üstünde su böreği düştü aklıma... Annem, benden bezdiği için kendimizi buraya atardık diye şüpheleniyorum şimdi bu yaşımda :) Perişan ederdim annemi, Reis Ayakkabıcısı'nda özellikle... Okul için ayakkabılar oradan alınırdı. Tuttururdum illaki kırmızı alacağım diye... Çocukluk işte. Ne zaman daralsam kendimi Saray'da bulurum hala... Zaman zaman da su böreği yerken tabii :))
Hazırlamak öyle her babayiğidin harcı değildir, bu nedenle de bir çok "yalancı" tarifler var. Çabuk hazırlanan bir tarif buldum eskiden, yine bir yemek dergisinden fotokopi çekmişim ama derginin adı yazmıyor hiçbir yerinde.

Malzemeler:
1 yaprak yufka
1/2 paket fiyonk makarna
3 bütün yumurta
100 gr beyaz peynir
1 kibrit kutusu kadar kaşar peynir
1/4 demet maydanoz
1 tatlı kaşığı tereyağı
1/2 çay bardağı sıvı yağ
1 tatlı kaşığı yoğurt
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Makarna iyice haşlanır ve süzülür. Makarna pişerken kaşar peynir rendelenir, beyaz peynir çatalla ezilir. 2 yumurta çırpılır, maydanozlar incecik doğranır. Fırın 190 dereceye ayarlanır. Haşlanmış ve süzülmüş makarnaya çırpılmış 2 yumurta, tereyağı, sıvıyağ, maydanoz, tuz/vegeta ve peynirler ilave edilir, karıştırılır.
Yufka, yağlanmış ve/veya yağlı kağıt döşenmiş fırın tepsisine serilir. Yapılan karışım üzerine dökülür ve taşan yufka üzerine kapatılır. Kalan diğer yumurta çırpılır ve yoğurt ile karıştırılıp yufkanın üzerine sürülür. Yaklaşık 40-45 dakika fırında pişirilir. Fırından çıkarılınca birazcık ılınması beklenir (Çıkar çıkmaz kesilirse dağılabilir).

Afiyet olsun!

27 Ocak 2008 Pazar

Ayva Tatlısı


En sevdiğim tatlılardan biridir, özellikle üzerine kaymak konarak yenirse daha da muhteşem oluyor :) Bazıları pişirirken rengini koyultmak için lohusa şekeri veya gıda boyası ekliyor, ancak ben rengini tutturmak için ayvanın çekirdeklerini ve kabuklarını kullanıyorum, kısık ateşte uzun sürede pişiriyorum. Kıpkırmızı oluyor.

Malzemeler:
Ayva
1/2 Elma
Toz şeker
1 bardak su

Özel Not:
3 ayva için 2 su bardağı şeker... 6 ayva için 4 su bardağı şeker kullanıyorum.

Yapılışı:
Ayvalar soyulur, bir tanesi ve yarım elma rendelenir. Çekirdek ve zarları temizlenen ayvalar ters olarak tencereye konur. Birkaç adet ayva çekirdeği, soyulan kabuklardan birkaç tanesi tencereye konur. Rendelenmiş ayva ve elma serpiştirilir. 1 bardak su konur ve kısık ateşte yavaş yavaş kaynatılır. Ayvalar biraz yumuşayınca şeker eklenir, kısık ateşte suyunu çekene kadar yavaş yavaş pişirilir.

Servis Önerisi:
Piştiği tencerede soğutulan ayva tatlısı servis edilecek tabağa alınır. Ortasına pişince marmelat kıvamına gelen rendelenmiş ayva ve elma konur. Üzerine istenildiği kadar kaymak eklenir.



Afiyet olsun!

Tezpişti (Anneanne Tatlısı)

Anneannem çok leziz yemekler yapardı, bahsetmiştim. Lahana yemeklerini, özellikle kapuskayı çok severdi. Etli ve sirkeli-sarımsaklı pişirirdi, hmmm çok güzel olurdu. Bir anımızı yazıyorum hemen, gülmekten perişan olmuştuk hep beraber.
Birgün anneannem pazara gidiyor ve dolaşırken gördüğü bir şeyden alıp hemen eve gelip annemi arıyor ve şöyle diyor : "Melek, kızım. Biliyor musun tek kişilik lahanalar çıkmış !!! Çok sevindim hemen alıp geldim. Şimdi kendime kapuska yapacağım ". Annem şok olmuş tabii ve telaşla :" Annecim nedir onlar, böyle birşey çıkmadı ki. Sen dur sakın pişirme ben gelip bakacağım nedir diye" demiş. Beraber gittik hemen... Neymiş biliyor musunuz? Atom salata !!!!!! :))))))) Yeni çıkmıştı daha, nedir bunlar diye sormadan almış anneannem. Allah rahmet eylesin, inatla pişirmişti bize inanmayıp... Eriyip gitti tabii salata. O gün bugündür bizim evde atom salataya "tek kişilik lahana" denir.
Çok güzel de tatlılar hazırlardı. Bayramlarda büzme tatlı, ayrıca kabak tatlısı, ayva tatlısı vb. Kendine ayrı hazırlardı, şeker hastası olduğu için tatlandırıcı ile pişirirdi kendi yiyeceği kadarını. Bir de tezpişti vardı ki, aaaaaahhh aaaahhh. Ne tatlıydı ama. Annem de yapıyor, çok güzel oluyor. Ama ağır biraz, o yüzden bunca senedir bir ya da iki kere yaptım.
Adı nereden geliyor bilmiyorum,araştırmamışım da.

Malzemeler:

Hamuru için:
1/2 paket margarin
1 su bardağı süt
1 çimdik tuz
250 gr. un
1 su bardağı iri dövülmüş ceviz

Şerbet için:
3 su bardağı şeker
2 bardak su
Limon suyu

Üzeri için:
Sıvıyağ
1 çorba kaşığı yoğurt

Yapılışı:
Önce şerbet hazırlanır, su ve şeker birlikte kaynatılır. Göbek atmaya başlayınca limon suyu eklenir ve bir kenara alınır. Bu sırada fırın 190 dereceye ayarlanır ve ısıtılır. Hamur için önce margarin bir tencereye alınır, tuz ve süt eklenir, orta harlı ateşte kaynatılır. Margarin eriyince un eklenir ve devamlı karıştırılır. Dibini sarmaya başlayınca ocağın altı kapatılır. İri dövülmüş ceviz eklenerek tekrar karıştırılır. Isıya dayanıklı cam bir kaba hazırlanan karışım dökülür ve bastırarak iyice yerleştirilir. Havuç dilimi şeklinde kesilir, üzerine sıvıyağ ve yoğurt karışımı sürülerek fırına konur. Üzeri hafif kahverengi olana kadar pişirilir. Fırından çıkarılınca, daha önce hazırlanmış ve ılınmış şerbet üzerine dökülür.

Servis Önerisi:
Bu tatlıyı soğumaya yakın zamanda servis edebilirsiniz. Şerbetli tatlıları ılık yemeği sevenler için mükemmel olur. Dilerseniz tamamen soğuduktan sonra da sunabilirsiniz. Üzerine ekstra ceviz serpebilirsiniz.

Afiyet olsun!

Ekşili Çorba (Antep Usulü)

Yine bir Antep mutfağı klasiği, eeşili çorba:) Özellikle sarı mercimek ile yapılırsa daha lezzetli oluyor. Ekşiliği eklenen limon tuzu ile ayarlanıyor. Limon suyu ile yapmayı denedim bir keresinde, evde limon tuzum kalmamıştı. Aynı tada ulaşamadım, benzedi ancak aynı değildi. Pek çorbasever biri olmadığımı paylaşmıştım sizler ile ama yapmayı seviyorum. Çorbaların, özellikle soğuk günlerde insanların içini ısıtıp yüzüne sıcak bir gülümseme yerleştirmesine bayılıyorum.

Malzemeler:
1 su bardağı kırmızı mercimek (Sarı mercimek bulabilirseniz daha iyi)
1 küçük kuru soğan
1 çorba kaşığı biber salçası
1 çorba kaşığı domates salçası
1 çay kaşığı limon tuzu
Tuz/Vegeta
Nane
Toz kırmızıbiber
Sıvıyağ

Yapılışı:
Mercimek ayıklanır,yıkanır ve tencereye konur. Üzerine bir parmak çıkacak kadar su konur ve ayıklanmış soğana bıçakla birkaç çentik atılarak bütün halde tencereye eklenir. Suyunu çekene kadar orta harlı ateşte haşlanır. Ocağın altı kapatılır, pişmiş olan soğan tel süzgeçten geçirilir, mercimeğe katılır. Tuz/vegeta eklenir ve bir tahta kaşık yardımı ile mercimekler iyice ezilir (Blender'dan geçirmeyin, süzme mercimek gibi olmamalı). Salçalar ve limon tuzu eklenir ve tekrar iyice karıştırılır. Suyu eklenir ve tencere tekrar ocağa konur. Göbek atmaya başlayınca hazır demektir. Diğer bir tarafta sıvıyağ ile nane yakılır, toz kırmızıbiber eklenir. Hazırlanan bu karışım çorbaya ilave edilir.

Afiyet olsun!

26 Ocak 2008 Cumartesi

Tavuk Kokoreç

Herkes kokoreç yemez, bence çok şey kaçırıyorlar. Hele ki sokakta el arabalarında hazırlananlar muhteşem oluyor. Bazılarınızın " ayyyy, yenir mi hiç onlar " dediğini duyuyorum. Deneyene kadar ben de aynı şekilde düşünüyordum, ama tadını alınca bunca zaman neden hiç yememişim diye hayıflandım açıkçası. Yıllardır bol bol tüketerek arayı kapatmaya çalışıyorum :)
Evde hazırlamak isteyenler için kasapta satılanlar da var. Teflon tavada hazırlayabilirsiniz.
Denemeleri ve değişiklikler yapmayı seviyorum. Bir mutfak günümde tavuk etinden bir şeyler yapmayı denedim, ortaya çıkan yemek bence kokoreçe benzedi ben de adını tavuk kokoreç koydum. Çok basit bir tarif...

Malzemeler:
1 takım göğüs eti
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çorba kaşığı un
1 tatlı kaşığı domates salçası
Kekik
Pulbiber
Karabiber
Tuz/Vegeta
Domates
Sivri biber

Yapılışı:
Göğüs eti olabildiğince küçük küpler halinde doğranır. Domatesler ve biberler de küçük küpler halinde doğranır. Tavuk eti tencereye alınır ve orta harlı ateşte tahta kaşık yardımı ile kavrulmaya başlanır (Bu aşama biraz uzun sürebilir, tavuk eti önce suyunu salacak ve sonra çekecek). Suyunu çekmeye başladığı zaman yağ, salça, un, tuz/vegeta ve baharatlar eklenir ve karıştırılmaya devam edilir. Rengi dönmeye başladığında ateş yükseğe alınır ve hızlı hızlı karıştırılır. Kahverengi olana kadar işleme devam edilir ve iyice rengi dönünce tencere ateşten alınır.

Servis Önerisi:
Tavuk kokoreçi porsiyon halinde veya ekmekarası olarak sunabilirsiniz. Porsiyon olarak servis ettiğimde tabağa kızarmış ekmek dilimleri de koyuyorum. Doğranmış domates ve sivri biberleri kokoreçin üzerine ekliyorum. Ekmekarası servisini ise zaten biliyorsunuz. Önce ekmekleri açarak biraz tavada ısıtıyorum sonra hazırladığım tavuk kokoreçin üzerine biraz bastırarak tutuyorum ve sonra içerisine eti, domates ve sivribiberi koyuyorum. İsteğe göre biraz daha kekik ve pulbiber ekliyorum. Yanında da bol köpüklü ayran içilmesini tavsiye ediyorum.

Afiyet olsun !

Enginar Kalpli Dip

Karaciğer dostu enginarı çok severim. Evimizde çok pişerdi, daha çok zeytinyağlı olarak. İç baklalı, pirinçli ya da havuç-bezelye-patates karışımlı. Her türlüsüne dereotu çok yakışır. Enginar yedikten sonra hemen su içerdim, şeker yemiş gibi olurdu ağız tadım.
Çok zahmetlidir ayıklaması. Pazardan canlı renkli yeşil renkte olanları özenle seçer anneciğim. Eve gelir gelmez başlar ayıklamaya. Benim ise hep başım ağrırdı nedense :) Annem kadar çalışkan değilim sanırım. Şimdi bile ayıklanmışlarından alıyorum, bazen de konserve olanlarından.
Bir de enginar kalbi var biliyorsunuz, bunlar daha da faydalı. Salatası yapılıyor, yemeklere katılıyor. Tabii ki biraz da ağırlaştırılmış hali var : kızartması da yapılıyor :)
Yazacağım tarifi yeni edindiğim ve çok ama çok beğendiğim ilginç bir yemek kitabından aldım. Gamze Bursa tarafından özenle hazırlanmış " net 425g e " isimli bir yemek kitabı. Mutlaka almanızı tavsiye ediyorum. Çok modern ve orjinal bir kitap...
Enginar kalpli dip, açık büfe davetlerinizde sunabileceğiniz çok güzel bir dip... Rokfor peynirini de çok sevdiğim için favorim oldu.

Malzemeler:
12 adet enginar kalbi (konserve)
1 dal tarhun otu
2 çorba kaşığı sızma zeytinyağı
3/4 su bardağı rokfor peyniri
1/2 çay kaşığı karabiber

Yapılışı:
Enginar kalpleri ve tarhun otu rondo veya blender'a konur, üzerine zeytinyağı dökülür ve kıyılır. Diğer tarafta rokfor peyniri bir çatal yardımı ile ezilir. Rondo'da/blender'da hazırlanmış enginara eklenir,karabiber serpilir. Servis edilecek kaseye veya tabağa alınır (Peynir tuzlu olduğu için bu tarifte tuz kullanılmıyor, size tuzu az gelirse ekleyebilirsiniz).

Servis Önerisi:
Sunumu kızarmış baget ekmek dilimleri ile yapılıyor. Cips ile denedim, bence çok güzel oldu. Rokfor peyniri sevmiyorsanız yumuşak bir peynir veya lor peyniri ile de hazırlayabilirsiniz diye düşünüyorum, Gamze Hanım'dan özür dileyerek...

Afiyet olsun !

Maitre d'hotel tereyağı

Yine Boyut Yayın Grubu'nun " ev yemekleri " isimli kitabından aldığım bir tarif. Aslında çoğumuzun bildiği bir yöntem, yine de paylaşmak istedim. Brunch'larda sıcak kruasan veya kızarmış ekmeklere sürülen, bazı çilingir sofralarında görülebilen, et ve tavuk yemeklerinde de kullanılan bir yağ. Size yazacağım tarif klasik olanı. Dilerseniz eklemeler yapabilirsiniz.

Malzemeler:
90 gr tuzsuz, yumuşatılmış tereyağı
2 tatlı kaşığı doğranmış maydanoz
2 tatlı kaşığı limon suyu
Tuz/Vegeta
Karabiber (isteğe bağlı)

Yapılışı:
Hazırlamak için tahta kaşık kullanmanızı öneriyorum. Yumuşatılmış tereyağı tahta kaşık yardımı ile krema kıvamına gelene kadar bir kasede karıştırılır. Bir tutam tuz/vegeta, karabiber ve maydanoz ilave edilir. 2 tatlı kaşığı limon suyu damla damla eklenerek karıştırılmaya devam edilir. Limon suyu iyice yedirildikten sonra tereyağı kısa bir süre buzdolabında bekletilir, biraz katılaşması sağlanır. Buzdolabından çıkartılarak yağlı kağıda konur ve rulo yapılır, tekrar dolaba kaldırılır.
Bu yağı bol miktarda hazırlayıp buzlukta saklayabilirsiniz, kullanmak istediğinizde elinizde hazır olur böylece.

Afiyet olsun!

Maydanoz Sosu

Izgara et ve tavuk yemeklerini farklı soslar ile tamamlamayı seviyorum. Değişik tatlar ve sunuş şekilleri ortaya çıkıyor. Her seferinde değişik bir yemek yapıyormuşum gibi geliyor :) Sofrada monotonluk olmuyor böylece. Salçalı, yoğurtlu, kremalı soslar, aromalı veya taze otlu yağlar... Birçok farklı sos... Et yemeklerine en çok yakışanlardan biri olduğunu düşündüğüm sosu paylaşıyorum sizler ile, maydanoz sosu. Boyut Yayın Grubu tarafından çıkartılan " ev yemekleri " isimli ilginç tariflerin olduğu bir yemek kitabından aldım bu tarifi. Genelde çok davetli olduğunda yapıyorum, bu yüzden ölçüler fazla gelmesin size.

Malzemeler (1 veya 1,5 kg et için):
50 gr tereyağı
1+1/2 çorba kaşığı un
400 ml süt
150 ml et suyu (tavuk için tavuk suyu)
3 çorba kaşığı maydanoz
Tuz/Vegeta
Karabiber

Yapılışı:
Tereyağı bir tencereye konur, orta harlı ateşte eritilir. Un eklenip kokusu çıkana kadar karıştırılır. Tencere ateşten alınır, süt ve et suyu eklenir, kalınlaşana kadar çırpılır. Tencere tekrar ocağa konur ve sos kıvama gelene kadar karıştırılır. Tuz/vegeta, karabiber ve maydanoz eklenir.

Servis Önerisi:
Isıtılmış bir sos kasesinde sofraya getirebilirsiniz ya da eti mutfakta tabaklara servis yapıyorsanız, sosu doğrudan tencereden etin üzerine koyabilirsiniz.

Afiyet olsun !

24 Ocak 2008 Perşembe

Mercimek Köftesi



Bir zamanlar Antep'li bir ailenin geliniydim. Antep yemeklerinin ününü, lezzetini anlatmak için sayfalar dolusu yazmak gerekir. Yemeklerin tadı; hazırlanma aşamasındaki özen, malzemeler ve zorluk ile orantılı... Ne kadar uğraştırırsa o kadar leziz oluyorlar, tecrübe ile sabit:) Gerekli malzemeler büyük bir özen ile seçiliyor. Aslında hepimiz böyle yapıyoruz, ancak Antep yemekleri için seçimler biraz farklı. Siyah et (çiğ köftelik yağsız et) şuradan, simit (ince bulgur) buradan, meşhur Antep peyniri senenin Nisan ayı mahsülü vb. vb...
Sevgi Anne, eski eşimin annesi, yemekleri yaparken dikkatle izlerdim. Eklemelerin sırası var, yolu yordamı var.
Özetle: Farklı... Lezzetli... Acı... Kırmızı...
Bir çoğumuzun severek yediği mercimek köftesinin Sevgi Anne tarifini vereceğim sizlere. Canım çekti vallahi, hafta sonu yapmak farz oldu artık.

Malzemeler:
1 su bardağı kırmızı mercimek veya sarı mercimek
1+1/2 su bardağı ince bulgur (simit)
Biber Salçası
Domates Salçası
1 baş kuru soğan
Toz kırmızı biber
Pulbiber
Sıvı yağ veya zeytinyağı
1 bağ taze soğan
1 demet maydanoz
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Mercimek ayıklanır, tencereye konur ve üzerine 1 parmak çıkacak kadar su eklenerek orta harlı ateşte haşlanır. Mercimekler şişip pişince ocak kapatılır, tuz/vegeta eklenir ve tahta kaşık yardımı ile iyice "özenir" (ezilir). Kıvamı bozadan biraz daha kalın olmalı ve bulguru ıslatacak kadar sulu kalmalı. Bulgur eklenir ve tencerenin kapağı kapatılarak bulgurun suyu içmesi için bir kenarda bekletilir. Diğer tarafta soğan doğranır, yağda pembeleşinceye kadar kavurulur. Salçalar, toz kırmızı biber eklenir ve karıştırılır. Taze soğanlar ve maydanozlar incecik kıyılır. Ilınmış bulgurlu mercimek yoğurulur, hazırlanan salçalı soğanlar eklenir, pulbiber konur ve yoğrulmaya devam edilir. İstenirse tuz ilavesi yapılır. Malzemeler bütünleşince kıyılmış yeşillikler eklenir. Şekil vererek servis edilecek tabağa dizilir. Fazla olacağını düşünüyorsanız top halinde birleştirip (baba topağı), üzerini strech-film ile örterek 1-2 saat bekletebilirsiniz.
Bir ipucu : Yeşillikler eklendikten sonra çok fazla yoğurmamanızı öneriyorum. Taze soğan ve maydanozlar diriliklerini fazla kaybetmemeli...

Servis Önerisi:
Mercimek köftesini yeşil salata/atom salata yaprakları ve limon dilimleri ile servis edebilirsiniz. Limon genelde çiğköfte eşliğinde verilir ancak mercimek köftesini limon sıkarak yemek isteyen de olabilir. Yanında bol köpüklü ayran ve açık ekmek (lavaş diyebiliriz) ile de servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun !

Terbiyeli Domates Çorbası

Öyle çok fazla çorbasever biri değilim, belki de eskiden çok fazla pişirdiğim içindir kimbilir :) Domates çorbasının yeri ayrıdır ama... Şöyle kıvamlı,varsa üzerine biraz kaşar peyniri rendesi eklenmiş, buram buram domates kokan ve bembeyaz zarif bir kasede servis edilen çorbaya kimse hayır diyemez, ben bile... Temel çorba tariflerine bazı eklemeler yaparız hepimiz, farklı lezzetler yakalamaya çalışırız. Vereceğim tarife istediğiniz, yakışacağını düşündüğünüz eklemeleri yapabilirsiniz.
Benim ölçülerim yarı göz kararı yarı bardak yarı kaşıkla biliyorsunuz artık.

Malzemeler:
Un
Yağ (sıvı+margarin karışımı kullanabilirsiniz)
Domates salçası
1 bütün yumurta
1 su bardağı süt
3-4 damla limon suyu
1 bardak su
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Yağ ve un, un kokusu çıkana kadar orta harlı ateşte kavurulur. Domates salçası ve su eklenir, kaynatılmaya başlanır. Ayrı bir kapta 1 yumurta çırpılır. Süt, limon suyu ve 1 bardak su eklenerek karıştırılır. Kaynamakta olan çorbadan bir kaşık alınır ve bu karışımın içine eklenerek yumurta alıştırılır. Tel süzgeçten geçirilerek pişmekte olan çorbaya ilave edilir. Tuz/vegeta eklenir ve kaynatılır.

Servis Önerisi:
Klasik sunum bildiğiniz üzere rende kaşar ile. Zaman zaman kruton ile de servis ediyorum. Eğer seviyorsanız çorbayı kaseye aktardıktan sonra üzerine bir tatlı kaşığı pesto sos ekleyebilirsiniz, farklı bir lezzet oluyor.

Afiyet olsun !

Mamelika

İrmikli tatlılar, diğer tatlılara oranla daha az yapılıyor gibi sanki. Revani en çok bilinen irmikli tatlılardandır. Vereceğim tarifi nereden aldığımı hatırlamıyorum. Tatlının ismi ilginç gelmişti yalnız, araştırmıştım. Aynı isimde bir yemek var ! Aslında mıhlama... Tereyağı ile kavrulan mısır ununun içerisine kaşar peyniri ilavesi ile hazırlanıyor, taze soğan ile birlikte çok güzel oluyor. Neden bu tatlıya aynı isim verildiğini inanın bilmiyorum. Belki de kıvam olarak aynı oluyordur. Gerçekten çok hafif ve lezzetli bir tatlı, hazırlama aşaması biraz uzun sürüyor ama değiyor :) Bir gün önceden yapılırsa lezzeti daha iyi oturuyor.

Malzemeler:
1 lt süt
1 su bardağı irmik
6 çorba kaşığı toz şeker
200 gr. fındık veya ceviz (irice dövülmüş)
hindistan cevizi (isteğe bağlı)
tarçın
bir fiske tuz

Yapılışı:
Süt derin bir tencereye konur, irmik, bir fiske tuz ve şeker eklenir. Orta harlı ateşte kaynayıncaya kadar karıştırılarak pişirilir, devamlı karıştırmak gerekiyor. Kaynayınca karıştırma bırakılıp kısık ateşte 10 dakika daha pişirilir. Pişen karışımın yarısı istenilen formda bir cam kaba boşaltılır. Üzerine irice dövülmüş fındık veya ceviz ayrıca istenirse hindistan cevizi de konur. Kalan karışım üzerine boşaltılır. Biraz ılınınca buzdolabına kaldırılır. Servis etmek için tabağa ters çevrilir, üzerine tarçın serpilir.

Servis Önerisi:
Bu tatlıyı dilerseniz muhallebi koyduğunuz kaselere tek porsiyonluk olarak da hazırlayabilirsiniz. Ben genelde biraz derin yuvarlak bir cam kasede hazırlıyorum bu tatlıyı. Önce kaseye strech-film veya buzdolabı poşetini ortadan ikiye bölerek koyuyorum ki, tatlıyı servis edeceğim tabağa ters-yüz ederken kaseye yapışıp kalmasın... Servis ederken çilek, kivi gibi meyve sosları ile sunabilirsiniz.

Afiyet olsun !

20 Ocak 2008 Pazar

Soslu Tavuk

Sevdiğim bir büyüğümden öğrendiğim bir tariftir. Kalabalık bir ailenin babaannesi... Eskiden tavuğun istenilen parçası alınamazdı, bütün satılırdı hep. Sofrada but seven üçüncü kişi olursa iki but üçe bölünürdü ya da alınırken iki tavuk alınırdı. Şimdi istediğimiz kısmı alabiliyoruz, kolaylık oldu bence. Bu yemeği tavuğun istediğiniz kısmı ile yapabilirsiniz, ancak göğüs eti ile daha iyi oluyor. Piştiğinde biraz kuru olur o kısım, bilirsiniz. Eklenenler ile daha leziz hale geliyor. Barbekü tavuğa benzetti bir keresinde bir arkadaşım (Salçasını kendi damak zevkime göre fazla koymuştum o sefer, sanırım bu yüzden). Baharat miktarını isteğinize göre belirleyebilirsiniz. Hemen bir ipucu : Bu yemeği karnıyarık tenceresinde hazırlıyorum, daha iyi pişiyor.

Malzemeler:
1 takım göğüs eti
2 çorba kaşığı yoğurt
2-3 diş sarımsak
1/2 çorba kaşığı Biber salçası
1/2 çorba kaşığı Domates salçası
Limon suyu
Toz şeker
Zeytinyağı
Kimyon
Karabiber
Pulbiber
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Tavuk göğüs eti iyice yıkanır, zarları ve varsa kalan kıkırdaklar temizlenir. Kağıt havlu ile fazla suyu alınır. Oldukça iri parçalar halinde doğranır ve bir tabağa aktarılır. Yemeğin pişeceği tencerenin içerisine yoğurt, ezilmiş sarımsaklar, bir miktar zeytinyağı, salçalar, tuz/vegeta, biraz toz şeker, birkaç damla limon suyu ve baharatlar konur, karıştırılarak kalın bir sos elde edilir. Bu sosa doğranmış tavuk etleri katılır ve birlikte karıştırılır (Bu aşamayı elle yapmanızı tavsiye ederim, sos etlere daha iyi bulanıyor böylece). Tencere yaklaşık 1 saat kadar buzdolabında bekletilir. Süre dolduğunda tencere ocağa konur biraz oda sıcaklığında bekletilir ve son bir kez içindekiler karıştırılır. Sonra orta harlı ateşte, tavuk etleri suyunu bırakıp çekene kadar pişmeye bırakılır. Bundan sonraki aşama isteğe bağlı... Etlerin yanmamasına dikkat ederek biraz kuvvetli ateşte 5-6 dakika tutuyorum bazen, mangalda hazırlanmış gibi oluyor.

Servis Önerisi:
Klasik sunum beyaz pirinç pilavı ile... Ancak bu yemeği istediğiniz tür bir pilav ile sunabilirsiniz. Patates püresi, ıspanak püresi vb gibi püreler eşliğinde de servis edebilirsiniz. Hatta yine bir seferinde ertesi gün kalan parçaları ince şeritler halinde doğrayıp kendimce bir sezar salata denemesi yapmıştım. Acılı sezar :)

Bir uyarı: Tavuk eti ile çalıştıktan sonra eller su ile çalkalanmak yerine mutlaka sabun ile yıkanmalıdır, çünkü bu et diğer etlere oranla daha hızlı bakteri edinmeye eğilimlidir.

Afiyet olsun !

16 Ocak 2008 Çarşamba

Krem Şokola (İncim Tatlısı)

Tatlı yemek için hep bir bahanemiz olur. Canımız sıkılır yeriz, seviniriz yeriz, bayramlarda bol bol tüketiriz. Tatlıların tadı en iyi aç karnına çıkar diyorum, başka da birşey demiyorum :) Denediniz mi hiç bilmiyorum ama açken daha güzel ve leziz gözüküyorlar gözüme. Komik bir sır vereceğim : Küçükken midemde tatlı için ayrı yer var sanırdım. Ne yersem yiyeyim mutlaka tatlıyı alacak bir yer vardır diye düşünürdüm. Nasıl? :)
Bizdeki tatlılar da diğer yiyecekler kadar süslü olur, ah aaaahhhh. Çok sevdiğim ve erkenden uğurladığımız büyük teyzemin yaptığı tatlılardan birinin damağımda ayrı bir yeri vardır, krem şokola. Teyzemin adı İnci'ydi, kendisine İncim derdim. Onun anısına bu tatlının adını İncim Tatlısı koydum. Severek yersiniz umarım. Yaparken bir de sevgilerinizi gönderirseniz eminim çok mutlu olur.

Malzemeler:
1+1/2 çay fincanı toz şeker
1/2 çay fincanı buğday nişastası
1 yumurta
4 çorba kaşığı kakao
1+1/2 kg. süt
1 fiske tuz

Yapılışı:
Yumurta ve şeker birlikte karıştırılır, içine buğday nişastası ve kakao elenir ve karıştırmaya devam edilir. Bir fiske tuz ve süt eklenir. Orta harlı ateşte kaynatılmaya başlanır. Muhallebi kıvamına gelene kadar, karıştırarak pişirilir.
Kaselere paylaştırılır ve ılınınca buzdolabına kaldırılır (Evde kalan çikolata varsa rendeliyorum ve pişirme aşamasında karışıma ekliyorum,tavsiye ederim).

Servis Önerisi:
Bu tatlıyı dilerseniz meyve eşliğinde sunabilirsiniz. Kaselerin önce yarısına kadar tatlıyı doldurun biraz donmasını bekleyin, üzerine evde kalan kek parçaları veya varsa bisküit koyun. Sonra tekrar tatlı ile kaplayın. Soğuduktan sonra üzerlerine dilediğiniz bir meyveyi ya da meyveleri dilimleyin, biraz hindistan cevizi serpin öyle servis edin.

Afiyet olsun !

Mayonez

Annemin mutfakta ne kadar becerikli bir hanım olduğundan uzun uzuuuunnn bahsetmiştim size. Biz küçükken sağlıklı büyümemiz için hazırlanabilecek herşeyi evde yapardı. Kolayı bile... Ev kolası :) O nasıl birşey diyorsunuz, duyuyorum. Meyankökü şurubu tabii ki :) Soğutulmuş ve cam şişelere doldurulmuş olarak buzdolabımızda her zaman bulunurdu. Bizim nesil saftır biraz, benim yaşımda olanlar ne demek istediğimi anlar. İnanırdık vallahi, bayıla bayıla içerdik ev kolasını :)))
Evde yapılanlardan biri de mayonezdi. Dışarıdan alınmazdı ki zaten böyle şeyler, genelde evde hazırlanırdı. Havuçlar, patatesler, bezelyeler, yumurtalar ayrı ayrı tencerelerde haşlanır. Mümkün olduğunca hepsi aynı büyüklükte doğranır. Evde yapılmış salatalık turşusu varsa o da diğerleri ile aynı boyda doğranır... Tavla zarı büyüklüğünde... Sonra hepsi bir kapta birleştirilir, tuzu konur ve 1-2 kaşık ev yapımı mayonez ile harmanlanıp servis tabağına alınırdı. Üzerine mayonez dökülüp bıçak yardımı ile düzlenip istenilen şekilde süslenirdi. Mis gibi amerikan/rus salatası... Arasındaki fark yok sanıyordum ama varmış. Yumurtalı olursa rus, olmazsa amerikan deniyormuş. Hmmm, yoksa tam tersi miydi? Hay allah karıştırdım. Doğrusunu öğrenip yazarım mutlaka. Şimdi alıyoruz hazır garnitürleri, tabağa koyup üzerine hazır mayonezi de ekleyip salata yaptık diyoruz. Oluyor tabii ki, ama tat bambaşka... Birçoğunuzun, edindiğiniz tarifleri yazdığınız bir defteriniz vardır, benim de var. Bu akşam o defteri karıştırırken annemin verdiği mayonez tarifini buldum o yüzden yazmaya karar verdim. Diyorum ya hep, bizim evde çoğu tarif göz kararıdır. Siz yine hazırlamak istediğiniz şekilde miktarı belirleyeceksiniz.
Kıvamı tutturmak zordur bilirsiniz ancak bu tarif her zaman tutar. Beni hiç utandırmadı :)

Malzemeler:
1/2 su bardağından bir parmak fazla buğday nişastası
1 bardak su
1 bütün yumurta
1 su bardağı zeytinyağı
Sirke
Limon suyu
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Buğday nişastası su ile orta harlı ateşte koyulana kadar karıştırılır (Nişasta çabuk dibini sarar bilirsiniz, bu aşama çok önemli o yüzden) ve soğumaya bırakılır. Soğuduktan sonra nişastanın yarısı rondo'ya alınır. 1 yumurta, 1 su bardağı zeytinyağı, biraz sirke, birkaç damla limon suyu, tuz/vegeta eklenir ve koyulaşana kadar çırpılır. Nişastanın diğer yarısı ile de aynı miktar diğer malzemeler rondo'ya alınır ve karıştırılır. Cam kavanoz veya cam bir saklama kabına alınıp buzdolabına konur.

Afiyet olsun!

15 Ocak 2008 Salı

Kızartmalar

Ne çok severiz şu kızartmaları... Patlıcan, kabak, biber, havuç ve saymakla bitmeyecek diğerleri... Birkaç kişi bir araya geldiğimizde yaptığımız " Aman canım zararlı aslında, kalorisi yüksek " benzeri sağlıklı sohbetlerden çok kısa bir süre sonra bile canımız çektiğinde hemencecik hazırlayıverdiğimiz şeyler...Yaz mevsiminde dolaptan eksik etmediklerimiz, pikniklere giderken baş köşede olanlar... Davet sofralarında bile şekil şekil kendine yer bulan lezzetler... Ben havuç kızartmasını çok severim mesela. Hepsi ayrı güzel, ancak havuç başka:)
Çeşit çeşit soslar hazırlarız birlikte yemek için. Acılı-acısız, sarımsaklı-sarımsaksız, yoğurtlu-yoğurtsuz... Nasıl severseniz.
Hepinizin mutlaka bildiği iki tarif eklemek istiyorum. Biri sos diğeri de kızartma için hamur (Hamurun tarifini uzun bir süre önce bir yemek dergisinde görmüştüm, ancak hangi dergi olduğunu kayıt etmemişim defterime... Miktarlarını değiştirmişim notlarıma göre). Sostaki malzemeler göz kararı. Hazırlayacağınız kızartma miktarına ve damak zevkinize göre siz belirleyeceksiniz.

1- Kızartma Sosu:

Malzemeler:
Domates
Sarımsak
Zeytinyağı
Sirke
Tuz/Vegeta

Yapılışı :
Domatesler iyice yıkanır. Ortalarından kesilir ve biraz sıkılarak çekirdekleri bir kaseye çıkarılır. Sosun hazırlanacağı tencereye domatesler rendelenir . Zeytinyağı eklenir ve orta harlı ateşte kaynatılmaya başlanır. Tuz/Vegeta ve sirke eklenir.
Sarımsaklar küçük küçük doğranır ve pişmekte olan domatese eklenir (Ezmek isterseniz yapabilirsiniz ancak küçük parçalar halinde olunca sos daha güzel oluyor). Domates suyunu çekince sos pişmiş demektir.

Bir-iki öneri: Rendelediğim domateslerin kabuklarını atmıyorum, çıkardığım çekirdekler ile birlikte tel süzgece koyup tencerede kaynamakta olan rendelenmiş domateslerin üzerine sıkıyorum. Böylece domateslerin suyunu da kullanmış oluyorum. Sos daha lezzetli oluyor. Sebzeleri kızartmaya devam ederken sosu hazırlarsanız eş zamanlı bitirmiş olursunuz. Servis edeceğiniz tabağa sıcak sebzeleri koyup sonra sosu üzerine döküp birlikte ılınmalarını sağlayın. Bu şekilde kızartmalar sosu daha fazla içine çekiyor. Hmmmm, çok leziz :)

2- Kızartma Hamuru:

Malzemeler:
1 çay bardağı un
1 çay bardağı nişasta (mısır nişastası daha iyi oluyor)
1 çay bardağı soda/madensuyu
Tuz/Vegeta

Yapılışı:
Un ve nişastayı birlikte bir kaba eliyoruz, sonra yavaş yavaş sodayı/madensuyunu ekleyerek karıştırıyoruz. Tuz/Vegeta ekliyoruz. Topak kalmayana kadar karıştırmaya devam ediyoruz. Dilerseniz mikser ile karıştırabilirsiniz. Yoksa çırpma teli ile de oluyor. Kıvamı krep hamurundan birazcık daha akışkan olmalı. Kızartma yapılacak sebzeleri bu hamur ile buluyoruz ve fazlasını akıtıp sebzeleri kızgın yağa atıyoruz.
Kızartmalar pofuduk pofuduk oluyor.

Afiyet olsun!

13 Ocak 2008 Pazar

Rakı mezesi

Yapımı çok basit bir meze tarifi vereceğim size. Herşey göz kararı...Basit ancak görsel olarak çok hoş bir meze, salata gibi de düşünülebilir. Ama rakı sofrasında daha güzel duruyor :) Fazla miktarda hazırlayıp buzlukta saklayabilirsiniz. Acil bir çilingir sofrası kurulması gerektiğinde buzluktan çıkartıp diğer hazırlıklarınızı tamamlayana kadar çözülmüş olur. Acil çilingir sofrası olur mu demeyin. Oluyor :)

Malzemeler:
2-3 adet dolmalık biber (misafir sayısına göre sayıyı artırabilirsiniz)
Beyaz peynir
Tulum peyniri (şart değil, ancak lezzet katıyor)
Pul biber
Kekik
Tuz/Vegeta
Zeytinyağı
Maydanoz, dereotu (dilerseniz)

Yapılışı:
Dolmalık biberleri kırmadan sapları çıkarılır, tohumları temizlenir ve yıkanır (Ben genelde kesiyorum, çünkü zaten sonradan dilimleyeceğiz). Suyun akması için ağızları aşağıya gelecek şekilde süzgece konur. Diğer bir tarafta peynirler bir çatal yardımı ile ezilir. Pulbiber, kekik, tuz/vegeta, incecik doğranmış maydanoz ve dereotu eklenir (Tulum peyniri koyarsanız tuzu fazla kullanmayın). Bütünleşmesi için biraz zeytinyağı eklenir. Karışım, yıkanmış ve suları süzülmüş biberlerin içerisine bir kaşık yardımı ile bastırılarak doldurulur. Yaklaşık 10 dakika buzlukta bekletilir. (Donmaması, ancak dağılmadan kesilebilmesi için biraz sertleşmesi gerekiyor). Zaman dolunca dolmalık biberler buzluktan çıkartılır ve istenilen kalınlıkta yuvarlak olarak dilimlenir.

Servis önerisi:
Dolmalık biberin şeklinden dolayı dilimlerin kenarları çok güzel oluyor. Servis edeceğiniz tabağa önce maydanoz yaprakları serin, sonra dilimleri birbirinin üzerine gelmeyecek şekilde maydanozların üzerine yerleştirin. Üzerine biraz zeytinyağı gezdirin. Tabağın bir kenarına kızarmış ekmek dilimleri de koyabilirsiniz.
Afiyet olsun!

Tiramisu

Severek yediğim tatlardan biri... Birçok tarifi var, ancak şimdi sizinle paylaşacağım tarifi bir arkadaşımdan aldım. Hani garanti tarif deriz ya, işte öyle... Her seferinde aynı lezzeti elde edebiliyorsunuz. Birçok kez yaptım, bazı eklemeler yapıyorum ara sıra. Temel tarif şöyle:

Malzemeler :
1 adet kakaolu pastaban
1/2 kg süt
1 yumurta sarısı
1/2 paket vanilya
3 çorba kaşığı şeker
4 çorba kaşığı un
1 kutu labne peyniri (200 gr'lık)
Kakao
Bir fiske tuz
1 orta boy kupa nescafe

Yapılışı:
İlk önce keki ıslatmak için kullanılacak nescafe sade olarak hazırlanır (İçerisine istediğiniz bir likör, kahve likörü mesela veya rom ya da bailey's ekleyebilirsiniz. Güzel tatlar yakalayabilirsiniz). Altı fazla kalın olmayan bir çelik tencerede 1 yumurta sarısı, şeker ile biraz çırpılır, tuz eklenir (Bir fiske ama..Tatların daha iyi açığa çıkmasını sağlıyor). Un,vanilya elenerek bu karışıma eklenir tekrar bir tur karıştırılır. Sonra süt eklenir. Orta harlı ateşte muhallebi kıvamına gelinceye kadar ara vermeden karıştırılır (Dibini hemen sardığı için ateş mutlaka orta derecede olmalı) ve ocaktan alınarak soğumaya bırakılır. Diğer tarafta kakaolu pastaban katlarının iç kısımları biraz ılınmış nescafe ile ıslatılır. Ben genelde Uno'nun kakaolu pastabanını kullanıyorum, başka markaların da var. İstediğinizi kullanabilirsiniz. Bir ipucu : Pastabanın üst parçasını alt kısmı olarak kullanın. Alt parça daha düz olduğu için üst kısım olarak kullanın, kremayı sıvarken daha rahat edersiniz. Ayrıca alt olacak kısmı tiramisuyu servis edeceğiniz tabağa alın sonra nescafe ile ıslatın böylece yumuşayacak olan taban parçalanmamış olur.
Hazırladığımız muhallebiyi soğuması için bekletmiştik. Ilınmış olan muhallebiye 1 kutu labne peynir eklenir ve mikser yardımı ile çırpmaya başlanır (Biraz yoğun ve pütürsüz olması için önce orta hızda karıştırmaya başlıyorum, sonra hızlı ayara alıp bir süre çırpıyorum. Akışkan ve pütürsüz bir kıvam aldığında çırpmayı bırakıyorum). Daha kolay sürülebilmesi için yaklaşık 5 dakika kadar buzdolabında bekletiyorum. İlk önce ıslatılmış olan keklerin alt tabanına hazırlanan muhallebi-kremanın 1/3 kadarı ortaya dökülüp kenarlara doğru yayılır, taşabilir sorun değil. Sonra diğer parça üzerine yerleştirilir. Bazen bu hazır kekler eğri kesilmiş olabiliyor, ince kenar kalın kenar yerleşimine dikkat etmek lazım ki pastamız bir taraftan basıkmış gibi gözükmesin. Kalan krema aynı şekilde üst keke yayılır, kenarlar düzeltilir. Üzerine bir elek yardımı ile kakao serpilir.

Servis Önerisi:
Tiramisunun üzerini istediğiniz şekilde süsleyebilirsiniz, tabii ki orjinali kakao serpiştirilmiş hali... Eğer kekleri ıslatırken nescafenin içerisine kahve likörü koyduysanız, kakao ile bir miktar türk kahvesini karıştırıp üzerine serperseniz inanılmaz bir lezzet elde ediyorsunuz. Kahveseverlere duyurulur :)
Eğer elinizde pasta üzeri süsleme şablonu varsa kakaoyu bunun üzerinden de serpebilirsiniz. Zarif ve daha özenli bir görüntü oluyor. Bilginize:)
Filtre kahve ile servis yapabilirsiniz, birbirlerine gerçekten yakışıyorlar.
Afiyet olsun !

Annemin Patlıcan Salatası

Mutlaka bütün anneler çok güzel yemekler yapıyordur, benim annem içinse yemek yapmak, hem meditasyon hem de insanları mutlu etme kaynağı. Gerçekten inanılmaz lezzetli yemekler, börekler, salatalar, zeytinyağlılar, tatlılar, kekler, pastalar, turşular, şuruplar, pizzalar vb. vb hazırlar. Özetle aklınıza hangi kategori gelirse gelsin, müthiş lezzetler yaratır. Sunumu da mükemmeldir. Sofralarımız önce göze hitap eder ve sonra mideleri fetheder. Birşeyler öğrenmeye çalıştım kendisinden, kendi sofralarımı kurduğumda geleneği devam ettirmeye çalışıyorum. Aaaa, unutmadan : Babam da müthiş sofralar hazırlar, ayrıca çok güzel bulaşık yıkar :)) Biz küçükken (bir erkek kardeşim var), annemin bel rahatsızlığından dolayı hastanede yattığı zamanlarda, babam bize annem gibi baktı. Yemekleri hazırladı, sofraları kurdu, bulaşıkları yıkadı. Okursa kesin kızacaktır beni rezil ettin diye ama doğruları yazmak lazım :) Fotografları eklemeye başladığımda sofradakileri hepiniz göreceksiniz. Böyle müthiş damak ve göz zevki olan bir aileniz varsa, formda biri olmanız imkansız :)
İşte bahsettiğim o müthiş lezzetlerden bir tanesi: Patlıcan Salatası...

Malzemeler :
2-3 adet patlıcan
1-2 diş sarımsak
1 çorba kaşığı yoğurt (Salatanın daha beyaz kalması için)
1 kibrit kutusu beyaz peynir
Birkaç damla limon suyu
1/2 çay bardağından biraz fazla zeytinyağı (isteğinize göre artırabilirsiniz)
Tuz / Vegeta

Yapılışı:
Önce patlıcanlar közlenir, kabukları temizlenir ve kararmasınlar diye bir kapta birkaç damla limon suyu ve su karışımı yapılıp içinde bekletilir (Eğer kısıtlı vaktiniz varsa marketlerde satılan hazır közlenmiş patlıcan da kullanabilirsiniz. Ancak hazır olanları önce yıkayıp tel süzgeçte bekletmenizi öneririm. Suyu gitmeli, yoksa salata cıvık olabilir). Sonra rondo'da yoksa blender'da sırası ile peynir ve sarımsak ezilir. Yoğurt, tuz /vegeta eklenir. Limonlu suda bekletilen közlenmiş patlıcanların suları iyice sıkılır ve bıçak yardımı ile irice doğranarak diğer karışıma eklenir. Tüm malzemeler birbiri ile özleşmeye başladığında zeytinyağı yavaş yavaş karışıma katılır. Hazırlanan salata 15-20 dakika buzdolabinda bekletildikten sonra servis edilecek tabağa alınır.

Servis Önerisi :
Salatayı istediğiniz formda bir tabağa aktardıktan sonra üzerini bıçak yardımı ile düzleyin. Sonra bir yemek çatalı ile üzerine istediğiniz bir şekil yapabilirsiniz. Tabağın ortasına veya istediğiniz bir yerine domates kabuğundan yaptığınız bir ya da iki gül ekleyebilirsiniz, maydanoz yaprakları ve sapları ile de gülün sap ve yapraklarını yapabilirsiniz.
Afiyet olsun !

Ciza Kavurması

İlginç bir yemek ismi, değil mi? En sevdiğim yemeklerin başında gelir. Aslında meze olarak da tüketilebilir diye düşünüyorum. Nasıl tercih ederseniz...
Annemin ailesi Yugoslayva'da Kosova'da yaşayan Türkler'den. Anneannem 21 yaşında İstanbul'a gelin gelmiş, ancak memleketi ile bağları kopmamış. Dedem de Kosova'dan...Zaten hala Prizren'de yaşayan akrabalarımız var. Tabii ki yöreye has yemekleri var. Anneannem,annem ve teyzelerim yaparken merakla izlediğim, fırından çıkar çıkmaz ya da ocakta pişer pişmez yana yana yemeğe çalıştığım böreklerin, çöreklerin, yemeklerin tarifleri tabii ki göz kararı. Yılların tecrübeli gözleri... Daha acemi bir blogcu olarak elimden geldiğince malzeme miktarlarını vermeye çalışacağım. Henüz resim ekleyemiyorum, en kısa zamanda eklemeye çalışacağım. Malzemeleri istediğiniz gibi azaltıp çoğaltabilirsiniz ne de olsa hepimizin ayrı damak tadı var.
Ciza, bildiğimiz lor peynirin Kosova'daki adı. Tabii ki peynirin yapım aşamasında kullanılan süt ve diğer malzemelerden dolayı biraz tat farkı olabiliyor. Ülkemizde marketlerde veya mandıralarda satılan lor peynirleri ile yapılabiliyor. Denemedim ama belki çökelek ile de hazırlanabilir. Bir uyarı: Pişer pişmez yenmeli, bekletilirse tadı ağırlaşıyor. Oldukça kalorili bir yemek, bu nedenle genelde kışın yeniyor. Sonra söylemedi demeyin :)

Malzemeler:
1/2 su bardağı un
1/2 paket margarin (bu ölçünün yarısını sıvı yağ olarak kullanabilirsiniz)
1 su bardağı ciza (lor peyniri)
2-3 diş ezilmiş sarımsak
1 kahve fincanı süt
tuz veya Vegeta (damak tadınıza göre)

Yapılışı :
Önce yağ ve unu kavurmalısınız, un kokusu çıkana kadar. Orta harlı ateşte karıştırmaya devam ettiğimiz yağ-un bulamaç gibi olunca içine peyniri ekliyoruz. Peynir erimeye başlayınca ezilmiş sarımsaklar ve tuzu/Vegeta'yı katıyoruz. Biraz karıştırdıktan sonra sütü yavaş yavaş ekliyoruz. Kıvamı eliniz anlıyor zaten, hünkarbeğendi kıvamına gelince ocağı kapatıyoruz.

Servis Önerisi:
Bu yemek ızgara köfte ve közlenmiş yeşil biber ile yeniyor. Birbirlerine çok yakışıyorlar. Tükürük köftesi olarak bilinen küçük köfteler yapabilirsiniz veya tercih ettiğiniz bir köfte çeşidi de olabilir. Tabağa önce ciza kavurmasını koyuyoruz, üzerine ızgara köfte ve közlenmiş biberleri koyuyoruz. Afiyetle yiyoruz :)

Not:
Vegeta, Kosova'da kullanılan bir çeşni tozu. Ülkemizdeki Tuzot tarzı bir çeşni, ancak o kadar tuzlu değil. İçinde kurutulmuş sebzeler, sarımsak ve tuz var. Benim sihirli malzemem :) Bazen Migros'ta bulabiliyorum. Bilginiz olsun.

9 Ocak 2008 Çarşamba

Dün aldığım bir haber, hayatı tekrar sorgulamama neden oldu. Bulunduğum sektörde çok sevilen bir arkadaşımızın kardeşi trafik kazasında hayatını kaybetti. Çok genç...yeni evli ve yeni baba...Hepimiz şok olduk. Hayat böyle birşey, bir dakika sonra ne olacağını bilmiyoruz. İşte bu gibi zamanlarda farkına varıyoruz çoğu zaman öylesine harcadığımız vaktin kıymetini...Düşünüyoruz, kararlar veriyoruz - bundan sonra şöyle yapacağım, böyle yapacağım - diye... Ne kadar sürüyor bu? Ne yazıkki en fazla bir saat. Sonra dalıyoruz yine hayatın içine, verdiğimiz kararları unutarak... Ya ne yapacağız diye soruyorsunuz belki şimdi... Belki o zamanlarda aldığımız kararlardan en azından bir tanesini uygulamaya başlayabiliriz.
Bir ömür içinde birçok hayat yaşıyoruz. Üzüntüleri, sevinçleri,hayalkırıklıkları, coşkuları ile vb.vb...Öğrendiğim birşey var: Gerektiği kadar yaşamalı herşeyi...Gerektiği kadar sevinmeli, gerektiği kadar üzülmeli... Edinemediklerimize hayıflanmak yerine sahip olduklarımızı unutmamalı...Yapmak istediklerimizi ertelememeli...Sevdiklerimize, onları ne kadar sevdiklerimizi her fırsatta söylemeli...
Kelimelerim bitti şimdilik...
Umutlu kalın.

7 Ocak 2008 Pazartesi

Öncelikle

Uzunca bir süredir blog oluşturma konusunu düşünüyordum... Acaba yapabilir miyim, yeterli vakit ayırabilir miyim diye..Baktım ki düşünmenin faydası yok, bir yerden başlamalıyım.
Umarım rastlayıp okuyacak olan sizlerin beğeneceği bir şeyler ortaya çıkartabilirim.
Şimdilik sadece : Merhabalar...